Geçen haftanın İngiltere gündeminde en çarpıcı konu ‘kızlı erkekli’ tartışmasıydı…
Geçen ay Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye’de “kızlı erkekli” aynı evde kalınmasına karşı çıkarak devleti milletin namus bekçisi yapmıştı.
İngiltere’de üniversiteleri temsil eden Universities UK adlı kuruluş, üniversitelerde özellikle dini etkinlik ve seminerlerde kadın ve erkek izleyicilerin gönüllü olarak ayrı oturmasını mümkün kılacak bir yönetmelik hazırladı.
Başbakanlık sözcüsü yaptığı açıklamada, UKK’in yönetmeliği ‘derhal gözden geçirmesi’ uyarısında bulunup yönetmeliğe destek çıkan üniversiteleri kınadı.
Cameron, “Bizim üniversitelerimiz özgür ortamlardır. İbadet yerleriyle karıştırılmamalıdır” dedi.
İşte çağdaşlık, laiklik bu…
***
Bir diğer konu da camide içki meselesi… İnsan yapımı olan ve “Allah’ın evi” diye kutsallaştırılan camilerin siyasi malzeme olarak kullanılması…
İktidar, Taksim Gezi Parkı olayları sırasında eylemcilerin Bezmi Alem camisinde içki içildiğini öne sürmüştü. Camii’nin hocası “Ben Allah’tan korkarım, yalan söyleyemem. Böyle bir şey yok” deyince de sürülmüş ve daha sonra cemaat gazetesi bu içki olayının komplo olduğunu yazmıştı.
İngiltere’de yaşıyoruz. Pek çok içkili etkinliğimizi kiliselerde yapıyoruz. Türkiye’de değil cami, 100 metre çevresinde içki satışı bile yasak… Bu konuyu konuşmak isteyenler ise afaroz a uğrayıp saçma sapan bir şekilde “din düşmanı” ilan ediliyor.
***
Bir başka cami haberi de BBC’de… BBC’ye göre Türkiye’nin, İngiltere’nin Cambridge kentinde yapılması planlanan cami projesini üstlenmek için görüşmeler yaptığı ortaya çıktı.
Bin kişi kapasiteli ve maliyeti 26 milyon dolar (53 milyon Türk Lirası) civarında olması öngörülen projenin Türkiye tarafından finanse edilmesi bekleniyor.
Türkiye, Cambridge’e camiden önce son derece yetersiz olan, hamile ve yaşlı insanlara bile güvenlik gerecekcesiyle tuvaleti kullandırılmayan Başkonsolosluk binasını değiştirmeli, her ay binlerce sterlin kira verilen Büyükelçilik binasını satın almalı. Her ülkenin vatandaşlarının (özellikle öğrencilerin) ucuz kalabildiği bir yurdu (hostel) var. Türkiye’nin de Londra’da bir “Türkevi” olmalı…
Daha önce de “Büyükelçilik binası alınması için ayrılan ödeneğin İngiltere’de cami yapımına kaydırıldığı” duyumunu almıştım. Bunun doğruluk decesini de buradan Büyükelçilik yetkililerine soruyorum.
Sayın Büyükelçi Ünal Çeviköz giderayak Londra’daki topluma bir iyilik yapıp yukarıda saydığım öncelikleri Dışişlerine bildirmeli…