Türkiye’de darbe girişimi olacağı aklıma hiç gelmezdi… Muz cumhuriyetinden iyi kötü Avrupa’ya yaklaştığımızı düşünmeye başlamıştım. Gerçi son yıllarda siyasi tahminlerde hep çuvallıyorum ya.
Örneğin “Referandum’da Brexitciler kaybeder” diye düşündüm. Kazandılar… Bu ülkede Muhafazakarların ve Türkiye’de AKP’nin suyunun ısındığını düşündüm. Her iki parti de garip bir şekilde tek başına iktidar oldular… Şimdi de bu “garip” darbe girişimi… Herkesin bir darbe yorumu var, ben de konuşmasam dilim şişer.
“Bu senaryoda asıl oğlan rolünde Tayyip Erdoğan ve Fetullah Gülen var… Her iki eski ortağın kin ve öfke dolu, velakin herşeyi mübah sayan iktidar mücadelesini seyrediyoruz aslında. Mağdurlar ise koskoca bir memleket. Biz demokrasi istiyoruz. Hukuku kendine göre yöneten tek adam yönetimi, ne de çizmelerin gölgesinde bir ülke istemiyoruz” dedikten sonra hoşuma giden darbe muhabbetlerini burada sizlerle paylaşmak istiyorum;
– Amerika’dan yazar Mahmut Şenol şöyle diyor:”Bu isyancılara, nedense, KALKINMACI deniyor. Galiba yeni moda olarak çıktı bu laf; Türkçenin de içine ediliyor. En çok da Başbakan kullanıyor bu kelimeyi…
KALKIŞMA yahut kalkışmacı sözcüğünü kullanmak gerekir hanımefendiler, beyefendiler lütfen yani… Aslında âsi yahut isyankâr dahi yeterlidir. Az evvel CNNTURK’te Altan Öymen bile, yılların usta gazetecisi,
KALKINMACILAR dedi; körle yatan şaşı kalkar… Kalkınma iktisata ait bir terimdir. Ne ki, edebiyattan uzak, diline sahip çıkamayan insanların bu hatayı yapması şaşırtıcı da değil… Daha kötüsü, dile sakız olmuş lâkırdılar da var: ¨Sıkıntı yok yani…¨ veya ¨Aaaayneeen öyle…¨ türünden gevezelikler… Ha, bir de son zamanlarda türedi, ¨Kalemine sağlık!¨ diyorlar… Kalemime nasıl sağlık olacak? Kalemi hastaneye götürüp muayene ettirmek mi gerekiyor? ¨Doktorcuğum, kalemtraşla aça aça, kalemin boyu kısaldı! Ne yapmak lâzım? Bir şurup yazsanız olmaz mı!¨
– BBC eski müdürlerinden Firdevs Robinson da şöyle yazıyor:
“Hükümetin, sözde ve eylemde, hukukun üstünlüğü ilkesini savunmak ve uygulamak yükümlülüğü, her zamankinden daha acil ve gerekli. Darbe girişimin arkasında kimlerin bulunduğu, bu günlere nasıl ve neden geldiğimiz ve hükümetin varılan çıkmazdaki rolü ve sorumluluğu konularında cevap bekleyen pek çok soru var. Ama şu anda öncelik, ülkenin varoluşsal krizini nasıl aşacağına kafa yormak olmalı. Diğer hesaplaşmalar da önümüzdeki günlerde kaçınılmaz olarak yapılacak. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalı.
-Bir yorum da CHP eski lideri Deniz Baykal’dan:
”Bu şovdan sonra; Bir, Cemaat yok edilecek. İki, Ordu dizayn edilecek. Üç ,Başkanlık ilan edilecek. Dört, Muhalefetin direniş gücü kırılacak. Darbenin değil başkanlığın ayak seslerini duyuyorsunuz. Darbe senaryonuzu, başkanlık şovunuzu, selanızı, her şeyi anladık da, şu 6 vakit ezanını anlıyamadım. Muhteşem şov ve başkanlık adımları. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi senaryoyu kurarlarsa kursunlar. Biz burdayız, senaryolarını, yüzlerine vuracağız. 40 yıllı aşkın siyasi hayatım boyunca, ne darbeler gördüm, ne işkenceler gördüm. Böyle ‘trajikomik’ bir ‘darbe senaryosu’ görmedim.”
Valla bendeniz de 12 Eylül uzmanı sayılırım. Böylesi acemi darbe, benim de herkes gibi kafamı karıştırdı. Sanki MİT ya da askeri istihbarat darbeci çaylakları gaza getirmiş de, “kim ak kim kara” ortaya çıkmasını sağlamış gibi. Sonuca bakınca (Economist’in yorumundaki gibi) darbe girişiminin Erdoğan’ı daha güçlendirdiği ve hukuk dışı uygulamalara da zemin hazırladığı aşikar. İşte ilk adım OHAL…
Sevgili okur çok vicdansız, tehlikeli ve kanlı oyunlar sahneleniyor. Biz de bu oyunda seyirci olmak yerine gerçek demokrasi ve hukukun üstünlüğü için her zamankinden çok çaba göstermeliyiz.