Bush’un bile aklına gelmedi?

Antalya Defterdarlığı’nın Avlan Gölü’nü teşvik kapsamında satılacak hazine arazileri listesine eklemesi oldukça tartışma yaratmıştı. Bu gelişme üzerine daha önce bir açıklama yapan Eski Tapu ve Kadastro Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, tartışmalar sürerken Avlan Gölü’nün neden satılamayacağına ilişkin kapsamlı bir değerlendirme daha iletti. Özkaya, değerlendirmesinde bu kadar neo-liberal sistemin yer aldığı AB ve neo-con ekonominin kaynağı ABD’de dahi böyle bir uygulamaya yeltenilmediğini belirterek, “hatta Bush yönetimi aklına dahi getirmediği gibi kendi devletlerinin mallarına son derece tutucu davranarak, yabancılara en küçük bir kapı dahi aralamaya tahammül göstermemektedirler” ifadelerine yer verdi.

İşte Özkaya’dan tane tane Avlan Gölü neden satılamazın gerekçeleri…

ANAYASA PAKETİNE 2B DÜZENLEMESİ EKLENMEK İSTENİYOR

Bütün bu yapılan satışlar 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın ilgili hükümlerine, Anayasa’nın 168. maddesine ve ilgili diğer yasalara aykırıdır. Bu nedenle yeni Anayasa değişikliği paketine orman alanlarının satışı amacıyla yani 2b ile ilgili düzenleme eklenmek istenmektedir. Bir anlamda 168. maddenin işlevselliği kaldırılmak istenmektedir.

1982 Anayasası’nın 168. maddesindeki hükümler dahi böyle bir özelleştirmeyi sağlamamaktadır: “Tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletilmesinin Devletin gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzel kişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” Burada Anayasa hükmü son derece net ifadelerle doğal servetlerin ve kaynakların satılmasının, iyeliğinin devredilmesi söz konusu olmadığını belirtiyor. Bu durumu aşabilmek için iktidar, kiralama yoluna başvurmakta. 49 ya da 99 yıllığına kiralayarak özelleştirmeyi sağlayarak, hem Anayasa’nın 168. madde sindeki işletme hakkının devrini ve hem de 3096 sayılı Yap-İşlet-Devret Yasası hükümlerinden yararlanmayı hesaplamakta.

OY ÇOKLUĞU HER ŞEYİ YAPMAYA YETERLİ Mİ?

Oysa burada son derece önemli olan konu: Neyin doğal (tabii) kaynak ve servet sayılacağıdır. Gerek Anayasa’ya göre ve gerekse 3096 sayılı Yap-İşlet-Devret Yasası’na göre doğal kaynak ve servetlerin koşullu olarak arama ve işletme hakkının kısmen veya tamamen belli bir süre için devredile bileceği belirtilmiş ise de; “Genel Sular” kavramı içersinde yer alan: Nehirlerin, akarsuların, göllerin ve denizlerin bu hükümler çerçevesinde iyelik hakkının (mülkiyet) satılmasını veya özel olarak işletilmesi, devredilmesi kesinlikle olanaksızdır. Çünkü 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 16. maddesi ile Türk Medeni Ya sası’nın 715. maddesine göre: “ Deniz, göl ve nehir gibi yerler ‘genel sular’ kapsamında olup, kamu malıdır” demektedir. Yani devletin “hüküm ve tasarrufu” altındadır. 1982 Anayasası’nın 168. maddesinde ise doğal kaynak ve servetlerin aranması ve işletilmesinden bahsedilmektedir ki; madenler, petrol yatakları, taşocakları, tuzlar, şifalı sıcak ve soğuk maden suları, tuğla harmanları bu alanların içine girmektedir. Burada akarsular ve nehirler yer almamaktadır. Bu nedenle akarsuların ve nehirlerin satılması, işletme hakkı verilmesi 21. yüzyılın “Su Savaşları” eşiğinde olduğu ve Dünyanın kuraklığı yaşadığı böyle bir ortamda su kaynaklarımızı kamunun malı olmaktan çıkarıp özelleştirmek ülkeye yapılacak en büyük haksızlıktır. Hiçbir iktidar bunun sorumluluğunu taşımak istemez. Oy çokluğu, her şeyi yapmaya yeterli olamaz. Kimse bize bir çöpünü dahi satmaz, devretmezken biz tüm varlıklarımızı ya bancıların eline teslim ediyoruz. Su kaynakları bir ülkenin gerek barışta ve gerekse savaşta en büyük stratejik unsurudur. Daha önce en büyük stratejik sektörümüz olan tarımımızı AB emirleriyle yabancıların eline terk ettiğimiz gibi, sularımızı da musluklarıyla terk edersek ve musluklu bidonlarla su taşımaya mahkûm olur sak, su savaşlarının sonucunun ne olacağını falcılara baktırmamız gerekecek!..

BÖYLESİNİ BUSH BİLE AKLINA GETİRMEDİ

Örnek aldıkları ABD ve AB’nin hangi nehri acaba birkaç günlüğüne bile olsa kiraya verilmektedir? Bu kadar neo-liberal sistemin yer aldığı AB ve neo-con ekonominin kaynağı ABD dahi böyle bir uygulamaya yeltenmemekte ve hatta Bush yönetimi aklına dahi getirmediği gibi, kendi devletlerinin mallarına son derece tutucu davranarak, yabancılara en küçük bir kapı dahi aralamaya tahammül göstermemektedirler. Onlarda bu tür “Genel Sular”ın satılması bir yana kısa süreliğine de olsa kiraya verilmesi akıldan dahi geçirilemez. Böyle düzenlenmiş yasada söz konusu bile olamaz. Bu durum hem kendi yasalarımıza ve hem de uluslararası “Çağdaş Yasalar” a aykırıdır.

732980cookie-checkBush’un bile aklına gelmedi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.