G-8 protestosundan gözlemler…

Her G-8 zirvesi yeni katılımcılarla dalga dalga büyüyor. Katılımcılar kendi aralarından kurduğu iletişim ve bilgi görgü alışverişi yaşanıyor. Buna küresel okul diyebiliriz. G-8’ e koyanların bir okulu var; sokaklarda seslerini duyurmakla kalmayan bu kitle, Edinburgh’da bir hafta boyunca süregelen konferans ve eğitim seminerlerine katılarak bilinçlerini bilediler.


2 Temmuzda düzenlenen Make Poverty History (Yoksulluğu tarihe gömelim) yürüyüşünden sonra, 4 Temmuz Pazartesi günü Edinburgh’un en büyük caddesi Princess Street’te şehrin tarihinde tarihte rastlanmadık boyutta gösterilerin yaşandı. Bir gün sonra beklenen gün yani G-8 Liderlerinin otelinin bulunduğu Gleneagles köyündeki  protesto anı gelip çattı. Edinburgh’ta anti-kapitalistlerin kaldığı kampta, zirve öncesi derin bir sessizlik vardı. Çadırda sabahın erken saaatlerine dek süren tekno müzik sustu. Aktivistler erkenden çadırlarına  girip yattı. Kamp alanını bir tek rüzgarın bozduğu bir sessizlik kapladı. Yemeklerin hazırlandığı çadırda ise bir küçük grup bir country müzikle son ninnilerini söylüyordu.



Daha önceden ayarlanmış otobüsler sabah aktivistleri aldı ve Gleneagles’a doğru yola çıkıldı. Göstericiler arasında kıdemli kesim açık konuşuyordu; “Belimizi kıracaklar.” Bazılarının “Sahi mi?” sorusuna, “Zaten hep kırıyorlar” şeklinde bir cevap geldi Norveçli bir aktivistten. Otel çevresini 2 bin silahlı ABD’linin koruyacağı haberi, “Bu askerler ölüm makinesi, gitmek çok riskli olabilir” diye karşılayanlar çıktı


Ve konvoy yola koyuldu… Herkes yolcu listesine yazar gibi adını yazdı. Polisin sormasına gerek yoktu. Listeler verilince kimin hangi protestolara katıldığı biliniyordu. Otobüsün radyosu açıldı; Stirling’de kalan anarşistlerin yollara barikatlar kurduğu ve şehrin değişik kesimlerinde eylem yaptıkları haberi geldi. Durum polis açısından son derece nazikti. Polis kontrol noktalarında çevirme yapıldı ve isim ve adresler soruldu bazı çantalar arandı. Fife’ye gelindiğinde polis konvoyu durdurdu. BBC radyosu o sırada resmi gösterinin sabah çıkan olayla nedeniyle iptal edildiğini duyurdu. Otobüsün içini öfke kapladı. Bu arada Gleneagles’a gelemeyeceğini anlayan gruplar Edinburgh’da eylem yapmaya başladığını öğrendik. Otobüslerdeki eylemci hosteslerden biri “Eğer polis yolu açmazsa kavşakları trafiğe kapatırız, İskoçya felç olur” dedi. Sonra “45 dakika veriyoruz polise, bize yola devam izni vermezse oracıkta yolu kapatarak eyleme başlayacakları” tehdidi savruldu. Her şeye rağmen ve polis ve göstericiler arasındaki iletişim hiç bitmedi. Hep konuşuldu ve polis göstericilerle aradaki köprüyü hiç atmadı. İngiliz polisi ve yöneticileri dünyaya bir bakıma Zirve’ye karşıtı gösterilerin nasıl kontrol altında tutulacağının dersini veriyordu sanki.


50 dakika sonra yürüyüşün yapılacağı haberi geldi. Konvoy sağlı sollu, yoğun polis eskortu eşliğinde Gleneagles’ hareket etti.  Tam bu sırada sonuna kadar açık otobüs radyosundan 20012 oimpiyatlarına ev sahipliği yapacak ülkenin adı açıklanıyordu. Otobüste bahse tutuşanlar vardı. Paris mi kazanır, Londra mı diye? Ve Londra’nın kazandığı açıklandı. Otobüste coşkuyla bağıranlar sevinenler vardı. Gündem bir anda olimpiyatlara kaymıştı. Blair zamanlamasını yapmıştı. İngiltere’de gözler zirveye çevrilmişken, Londra’nın olimpiyatlar kazanması birinci haber haline gelmişti. Bütün kozlar oynaıyordu. Taktik savaşı zirve yapmıştı.


Gleneagles hazırdı zirveye. Sadece liderleri ağırlayacak otel değil, kızgınlıklarını göstermek isteyen köy halkının bir çoğu bando ekibini bekler gibi sokaklara dökülüp alkış tutmaya hatta gösterilere katıldılar. Gün Gleneagles’ın günüydü.


10 bin protestocu katıldı yürüyüşe. Yürüyüşün en önünde Respect milletvekili George Galloway vardı. Yanında eski İşçi Partisi eski milletvekili Clare Short. Kampta feci olaylar çıkacak söylentilerine rağmen, genç öğrenciler büyük bir heycanla gösteriye gelmişlerdi. Çekirdek anarişt gösterinin önlerinde gözükmüyordu. Gösterinin bu kısmı epey sade geçti. Yürüşün ilk bölümü çelik sete kadar devam etti. Çitin arkasında hazır ve nazır polis süvarileri vardı. Arkalarında ise ABD askerleri ve havada süzülen askeri helikopterler…


Yürüyüşü bitirdiğimizde ne kadar kolay oldu dedik. Ama yürüyenlerin bir kısmı çiti devirmiş ve otele 500 metre uzaklıktaki tarlalara girmişti. Bu bir zaferdi bazı göstericiler için. Kapalı kapılar ardında dünyayı ezenlerin istedikleri değil, kendi dedikleri olmuştu. Bazı göstericiler ise ne kadar çaresiz kaldıklarını söyleyip hayıflanıyordu. Yürüyüş bitince megafondan “Otobüslere binilsin” çağrısı yapıldı. Ve bir haber. En son kalan grup polisin gazabına uğrayacak haberinden sonra bazı göstericiler hemen otobüslerine yönelmeyi tercih etti.


Gleneagles gurubuna katılmayan anarşistler ise polisin gösterdiği güzergahta değil kendi belirledikleri alanda yaptılar eylemlerini. O bölgeye sevkedilen özel tim uzun süren kovalamacalar yaşadı.


Havada sayıları en az üç askeri helkopter hem göstericilerin hasssas cihazlarıyla yüz hatlarını kaydetti hem de olayların patlak vereceği alana sevketmek için “isyan özel polis timi”ni hazır bulundurdu.


Tam bir gövde gösterisiydi yaşanan. G-8 liderleri olğanüstü polisiye tedbirlerle pazularını gösterirken, göstericiler seslerini hançerelerini yırtarcasına bağırarak duyurmaya çalışıyorlardı. “Bush duy sesimizi!” Liderlerin otelinin  yarım kilometre ötesinden yükselen “Afrikanın borcuna son! Savaşa son! Sömürüye son!” çığlıkları gökyüzünde yankılanıyordu.


Dünya küçüktü. G-8 nereye taşınırsa insanlar oraya taşınıyor, ve müthiş bir duyarlılıkla haksızlıklara kayıtsız kalmıyordu. Liderleri helikopter otellerine bırakmıştı. Liderler otele hapsolurken, sokakların hakimi insanlar hiçbir şey yapmasa bile saf tutup hep bir ağızdan bağırıyordu, “Kimin sokağı burası. Bizim! Kimin dünyası bu?” Bu soruya da hep bir ağızdan “Bizim!” desek…Dünya küçük diyoruz ya, “Bizim küçük dünyamız…”


DİĞER AYAKÜSTÜ SOHBETLER:


-Başkaların hayalleri…


– Hurafeler gölgesinde Gelibolu…


Çokuluslu tekellere karşı ‘Adil Ticaret’


– Kuzey çikolata, Güney ekmek derdinde


– Fokları, katliamdan kurtaralım!


– Nükleer denemelerin faturası: Doğal felaketler


-Türkiye’de de nükleer silah istemiyoruz!


– Faşizm neden Almanya’da kök saldı?


– Demirel davasında tekelci medya da suçludur


 

729610cookie-checkG-8 protestosundan gözlemler…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.