“Güler’i orada öldürmenize izin vermeyeceğiz”

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın açık mektubu aynen şöyle:

Sayın ÜSKÜL,
Geçen gün Güler ZERE ile ilgili bir radyo programında sizin için “eski solcu kontenjanından AKP’li” demiştim. Telefonla bağlanan bir dinleyici “hiç solcu olmadı ki eski solcu olsun” dedi.

Önyargım değişmedi, ama merakım arttı. Şöyle bir baktım;

Siyasal Bilimler doktorası, YÖK’ten önce elde edilmiş akademik unvanlar, Sendika/Belediye/Bakan danışmanlıkları, İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu üyeliği…

SHP’den Belediye Başkan Adaylığı, ama tutmamış.

CHP’den Milletvekili Adaylığı ama tutmamış.

1997’de “Anayasa Taslağı”, 2007’de TÜSİAD “Demokratikleşme Raporu” müellifi.

Bende ısrarını kaybetmemiş bir siyasetçi adayı izlenimi uyandırdınız.

Vazgeçmemiş ve nihayet AKP ile hem milletvekilliği, hem komisyon başkanlığı, hem “insan hakları” kariyeri yakalamışsınız.
Oralara işi düşmeyen bilmez, arka bloklardaki 12 metrekarelik “düz” milletvekili odası yerine, ana bloktaki geniş, yakışıklı komisyon başkanı odalarının imkân ve kıymetini. Kariyerden kastım o, ama emin olun değerini hiç küçümsemeden.

İktidara “liberal” kontenjanından yamanmış “eski solcu” siyasetçilerde gördüğüm, solda biriktirebildiği ne varsa öğüre öğüre kusmadan minder sahibi olunamayacağı inancı, beni hep endişelendirmiştir. Boğazlarına attıkları parmak o kadar derine iner ki, solculukla beraber akıl, vicdan, ahlak ve korkarım ki insanlık da safra niyetine kusulur muhakkak. Sonrası “tertemiz” yeni siyasal umutlardır.

Güler ZERE açıklamanızı okuyunca sizin de bu durumda olduğunuzu düşünmüştüm.

Kendisini ziyarete gelmiş TAYAD’lılara basının yanında randevu vermediği halde, arkadan “benden randevu talep etmediler” diye gerçek dışı açıklama gönderen,

Hastane iç mimarı bilmişliğiyle, çocuklarının ölümünü engellemeye çalışan ailelere; bodrum/zemin farkı anlatan,
Ve herhalde housekeeper duyarlılığıyla, temiz çarşaf periyodu denetleyen bir uzman. Hem de geleceği önceden bilindiği için yeni temizlik yapıldığını görmesine rağmen.

Damağından tükürük bezlerine kadar kaybetmiş terminal durumdaki kanser hastasının yüzüne “maşallah iyi gördüm, sen yat burada, hapishaneden gelip gitmen zor olur” diyebilecek kadar engin bir amatör tıp bilgini.

Ama bir yandan da, yatakhane denetimine gittiği Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim dalının, Onkoloji ve Kulak Burun Boğaz uzmanlarıyla birlikte hazırladığı iki rapora göz atmaya tenezzül etmeyecek kadar gerçek bilgiye kayıtsız bir “bilimadamı”.

Gerçekten korkmuştum, karşımızdakinin, sığındığı gölgeciğin gerçek sahiplerinden daha sert olmayı kariyer planına dâhil etmiş bir “yanaşma” olmasından. Cumhurbaşkanının artık hazmedemeyip devlet denetleme kurumunu göndermesini, başbakan ve adalet bakanının telaşla tayine/tadilata başlamasını bile gözden kaçırıp, tamamen çürümüş Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi raporunu hala arkasına sığınılabilir bir bürokratik kalkan zanneden zavallı bir küçük memur.

Böyle zannettim sizi ve yanıldım. Sadece beni değil yeni partinizin seçici kurullarını yahut iradesini de yanıltmış olduğunuz için özür borcum yok.

Sayın ÜSKÜL,

Sizi AKP’ye kendilerinde olmayanı temsil etmeniz için çağırmışlardı. Bu emin olun “Sol” değil. Vicdanla da ilgisi yok. Ama vitrinle ilgili. İçeriden düzenleyenin farketmeyip de camekânın dışından bakanın göreceği kusurları birkaç rötuşla düzeltip mağazanın itibarını kurtarmak için oradaydınız. Onların görmeme alışkanlığında olduğunu “gösterip”, siyasal iktidarı gereksiz halk tepkisinden korumanız için. Kocamışlıktan ERBAKAN’ı, bunamışlıktan ŞAHİN’i, incitmeden kudurmuşluktan ÜZMEZ’i salıverme işi zaten onlarındı. Sizin göreviniz, eğer hepimizi yanıltmamış olsaydınız, eğer siyaset bilimi lisansınızın ve doktoranızın hakkından vazgeçmemiş olsaydınız, bunların yanına Güler’i de zorla katıp, “partimiz hiçbir çifte standarda izin vermemektedir” demelerini sağlamaktı.

Siz, haketmediği halde düzmece sağlık raporuyla salıverilenlerin ve onları salıverenlerin itibarını korumak için orada bulunuyordunuz. Birkaç da haketmiş olanın araya katılmasını sağlayarak, kesintisiz adaletsizliğin yarattığı toplumsal basınca, bir tencere düdüğü gibi, biraz hava bırakarak ayar vermeniz, düzeni korumanız için sizi aralarına almışlardı.
Bu kadarını beceremediniz.

Bunun eski solculukla ilgisi yokmuş. Beni yanılttınız, hakkınızda gereksiz yere kötü düşünmüşüm.

Siz sadece beceriksizsiniz. Bunu ben görmezden gelebilirim, ama emin olun bu iş bittiğinde partiniz de fark etmiş olacak.
Güler’i cezaevinde öldürmenin partinize vereceği zararın; yeni kariyerinizi, komisyon başkanı odanızı, hele ki bir dönem daha milletvekilliğinizi kesinlikle riske attığını düşünüyorum. O partide sizin bugün yaptığınızı yapacak çok adam sırada bekliyor, sizden beklentilerini boşa çıkarıp, size duydukları ihtiyacı azalttınız.

Bizim zaten sizden beklentimiz yoktu ve hepimize verdiğiniz zararı asla unutmayacağız.

Güler’i orada öldürmenize izin vermeyeceğiz. Yapabileceğimiz bu kadar.

Ama, onu yanımıza aldıktan sonra pervasızlığınız yüzünden kaybetmek gibi bir talihsizliğe uğrarsak, sizin için gerçek olanı, zamanında “işinizi yapmayarak” hatta korkarım zaten ne iş görmek için orada bulunduğunuzu hiç anlamamış olarak, partinize verdiğiniz zararı hissedeceksiniz; çünkü hiç susmayacağız ve sizinkilere asla unutturmayacağız.

İstifa etmeniz yersiz olur, vakti gelince, bugün adına iş yaptıklarınız nezdinde siyaseten gözden çıkarılmanızı seyretmeyi tercih ederim.

Onlara verdiğiniz zararın faturasını muhakkak keserler, zira siyasetten sizden iyi anladıkları ortada.

Saygılarımla.

741430cookie-check“Güler’i orada öldürmenize izin vermeyeceğiz”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.