Hastir kartı…

Uyanık milletimiz erken bilet almaya yoğunlaşınca açıktan yeterince ekstra para kazanamadılar, sistemi “ kontenjan’a”! geçirdiler… O zaman kime neyi nasıl geçirdikleri anlaşılmamış oluyor… İlk 5 bilet alana 6 Lira, sonrasına 7.5 Lira… 100 kişi bilet aldıktan sonra 9-10 Lira’ya çıkıyor kafasına göre… Kontenjan limitlerini, her sefer başına güncel tayin eden görünmez bir otorite var ama küfürleri orada bileti kesenler yiyor… Gel gelelim, siz asla kaçıncı sırada bilet aldığınızı bilmiyorsunuz, sadece istenen ücreti ödüyorsunuz… İtiraz veya sorgu hakkınız yok, o zaman “ yüzmeye başlayın, anca gidersiniz! “diyorlar… Ya sistem derinizi yüzecek, ya da siz Kartal-Yalova-Pendik yüzeceksiniz…Ya sisteme güvenmek zorundasınız, ya da kulaçlarınıza… Size yakaladığı yerde geçiren sistemin esirisiniz… Geçiren dediysek yanlış anlaşılmasın, turnikeden geçiren… 4 gişe varken tek gişe çalışan ve ağır yürüyen gişe kuyruğunda kontenjan yakalamak adına sinir spazmı geçirenleri saymıyoruz… Tekel denince eskiden içki sigara akla gelirdi, şimdi ise, sistemin, halkı sömürme işbirliği bahşettiği özel tüzel güzellikler giriyor aklınıza…

Hani fıkrada, kazığı yediğini anlayan adam “öp beni” demiş ya!… İşte öyle bir şey… Yine de hiç şikayet etmeyelim… Çünkü beterin beteri var, bunlar iyi günlerimiz… Ki o beter sistemler henüz ülkemize ulaşmadı… Sırada neler var neler! Az sonra… Bakın kapitalist batı ülkelerine, görün birkaç ay sonraki halinizi… E biz de Osmanlı’nın devamı sıfatıyla kapitalistiz ya! E üstelik Avrupalılaştık ya! Hemen ayak uyduruveriyoruz güdüm sisteminin acımasız dişlilerine… Devletle sermaye eşgüdümü sizi güdüyor koyun gibi… Koyun dediysek tepki koyun anlamında… Yoksa siz koyun falan değilsiniz! Dişli olma şansı sermaye egemenlerine özel VİP bir şans… Size sadece öğütülme seçeneği veriliyor… a ) acımadan olsun, anlaşılmasın bile… b ) acı olsun, göstere göstere… Öğütülmek her opsiyonda baki, sistem şaki… Çünkü sistemin sahipleri halkımıza batılı ülkelerin vatandaşı muamelesi yapıyorlar. Ne mutlu halkımıza… Avrupalı sınıfına geçiriyorlar bizi bedavadan… itibara bak! Üstelik geçirilmek de baki, kazık afaki…

Şimdi gelelim Avrupa’nın en batısında, İngiltere’de uygulanan ulaşım sistemine… Ki iyi dinleyin, çünkü yakında Türkiye’ye gelmesi kaçınılmaz… Batılıyız ya, halka halka da olsa Avrupalı bir halka da sahibiz ya! Niye gelmesin? Küresel aktörler dayatır, bizim baş aktörler de bayılırlar batıdan fikir transferlerine… Daya figürana, rahvan gitsin… Oyunun tutmaması ihtimali yok… Kapalı gişe oynar, gişe kuyruğunun uzunluğundan bileti pahalı alırsınız valla…

Diyelim Londra’da metroya bineceksiniz… Gerçi bu sistem bizde deniz otobüslerine de adapte edilir hemen… Oyster kart diye bir şey verecekler elinize… Ki bunun ismi bizde “ Hastir kart “ olabilir pekala… Binerken basacaksınız, inerken de basacaksınız ki gittiğiniz mesafeye göre biçilen ücret kartınızdan düşsün… Buraya kadar normal… Ve güzel bir kolaylık… Ama arkasında yatan öğütücü sermaye tuzağının maksadı başka… İnerken basmayı unuttuğunuz anda cezası ağır! Kartta ne kadar para yüklüyse yallah sistem sahibinin cebine… Zaafiyet insani, cezası insanlık dışı… Alışana kadar günlük uğradığım soygun bedeli gazi maaşı kadar… Bu kart olmadan otobüse veya metroya binemiyorsunuz… Yani siz tarlada sap bir buğdaysınız, sizi öğütüp ekmek yiyorlar… Düşünsenize, hayat gailesi ile evine ekmek götürme derdindeki memurumuzun, emeklimizin karmakarışık kafasını… Bu kartı ülkemize getiren 1 ayda milyoner olur vallahi!… Hem de Pound cinsinden…

Öğütücü başka bir örnek daha vereyim… Bizim Türk Telekom, British Telecom’un yanında amatör ruhlu mahalle bakkalının süper store ile mukayesesi gibi kalır… BT’ye telefon edip evime telefon bağlatmak istedim. Makinelerle 5 dakika konuşturulduktan sonra, makine bana ne dedi biliyor musunuz? “ Bu hat ücretlidir ve pahalıdır, şu şu şu numaradan ararsanız tasarruf edebilirsiniz… “ Allah razı olsun, o numaradan aradım, karşıma insan çıktı… Ama, evime telefon numarası vermek için evimin telefon numarasını sorduğu için görüşme uzadı ve olmayan bir numarayı nasıl verebileceğimi, zaten numara almak için aradığımı biraz da dalga geçerek anlatana kadar 5 Poundluk kontürüm bitti… Bereket bu ülkede kaçak elektrik yok, bedelini bizdeki gibi abonmanlara yedirerek ödetmezlerdi, tutar elektrik verirlerdi kafadan…

Kontür çok yiyor diye faturalı hat almak için Vodafone dükkanına girdim, ismime adresime gelmiş olan fatura örnekleri istediler… “Yahu Londra’ya 2 gün önce geldim, eve de dün taşındım “deyince, oradaki diğer otistik robot kadın bana dedi ki, “ Dear, o zaman ilk fatura galene kadar ev telefonunuzu kullanın… “ Olsa dükkan senin canım dedim… “ Yok sir, “ dedi, “ benim değil, ben burada çalışıyorum. “

Tabi evde telefon olmadığından internet de kullanamadığım için, elimde memlekete göndereceğim mektuplar yüklü flash bellek ile bir internet cafeye girdim… Hem de girmişken BT’ye telefon siparişimi internetten veririm gari diye düşündüm. İnternet 5 dakikası 1 Pound… Cafe bedava… Ama üye olursanız 1 saati 3 Pound… Peki dedim, üye olayım… İsmime adresime gelmiş fatura istediler… Ha bir de üye olma haracı olarak 25 Pound, aylık aidat 10 Pound… Peki dedim sar oradan 5 dakikalık… 20 dosya veriyi ataçlayıp 5 dakikada gönderdim… Eee Dünya hızlı dönüyor artık, hızlı oldun oldun, aynı tempoda olamadın, atıyor seni üstünden fırlatıp…

Dünya’nın geldiği robotik, trajikomik, mekanik ve otistik durumu ve AB’leşen ülke halkımızın da yakında başına gelecekleri düşünerek ve ilk günden köyümü özleyerek, bunları akşam evde nasıl yazacağımı kafamda tasarlarken metrodan indim… O kafayla hastir kartımı basmayı unutmuşum… Oysa bütün robotlar basma makinelerinin önünde bastırıyorlardı, göz göre göre atlamışım… Hastir leyn…

O nedenle bu yazıyı okumaya başlarken kumbarama 3-5 atacaktınız, bitince de bir o kadar… Atmadınız… ceza olarak Oyster kartımı veriyorum size…

757340cookie-checkHastir kartı…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.