Hrant Dink kardeşimizi katleden zihniyet, katillerini de aklayarak bu ülkenin kardeşliğine ve vicdanına bir hançer daha sapladı.
Bir kez daha, katliamların arkasındaki devlet gücü ‘saklanarak’, katliama neden olan zihniyet ‘temize’ çıkartıldı.
İktidar, ‘sonuç vicdanları rahatsız etmiştir, ancak karar yargının’ sözleriyle, üzerindeki sorumluluğu atmaya çalışmaktadır. Katilleri 36 saatte yakalamakla övünenler için asıl övünç kaynağı 5 yılda gerçek suçluları gizleme marifetini göstermiş olmalarıdır.
Ama iktidar ne derse desin, mahkemeleri ne karar alırsa alsın Hrant Dink kardeşimizin çağrısı Türkiye halklarının bilincinde ve vicdanında onurlu bir yer edinmiş, onun katledilmesine varan süreçte katkısı olanların zihniyeti mahkum olmuştur.
İşte bu yüzden bu davanın sonuçlarını kabul etmeyeceğiz. Hrant Dink’i 301. Madde nedeniyle yargılayanlar, manşetlerinde hedef haline getirenler, makamına çağırarak tehdit eden dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergün Güngör, cinayetin işleneceği bilgisine sahip olan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, İstihbarat Şube Müdürü Ramazan Akyürek, Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz, İstanbul Valisi Muammer Güler ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile birlikte tüm sorumlular yargılanmadan bu dava bitmez…
Hrant Dink kardeşimizin acısını ve onurunu omuzlayarak, onun kardeşlik ve bir arada yaşam çağrısını gerçek kılmak için, 5 yıldır Hrant Dink kardeşimizin ardında kesintisiz sürdürdüğümüz yürüyüşümüzü, yarın Taksim Meydanı’ndan Agos’a ve ülkenin dört bir yanında büyük bir yürüyüşe dönüştürerek, katilleri aklayanları bir kez daha mahkûm etmek için yürüyelim.
