“Dün arkadaşımla Holloway Road’da yürürken yanımızdan geçenler İngilizce olarak ‘Siz daha memleketinize dönmediniz mi? Defolun buradan’ diye laf attılar. 40 yıldır bu ülkedeyim, ilk böyle bir sataşmayla karşılaştım.” Bu sözler bir hemşehrime ait. Pişman olsa da kendisi de “AB’den çıkalım” diye oy verenlerden. “Benim gibi pişman olan çok. Bugün tekrar referandum olsa ‘kalalım’ derim” diyor..
Faşistler referandumda moral kazandı. Öyle ki bizim mahallede lâf atmaya bile cüret eder oldular. Pazartesi BBC’de referandum sonrasında faşistlerin ırkçı ve nefret saldırılarının arttığı haberi vardı.
Bazı sol kesim “kapitalizme zarar vereceğiz” diye AB’den çıkalım kampanyası sürdürdü. Şimdi faşistlerin ekmeğine yağ sürülmüş oldu. Hem kapitalizmin sınırı, dini ve kültürü yok ki? Kapitalizm çokuluslu olalı yarım asır oldu. Birleşik Krallık (BK), AB’den çıksa da kapitalizm çokulusluluğu ve Avrupa ile kankalığını sürdürecek. KOBİ’ler için belki bürokrasi artacak ama onu da çözecekler.
BK’nin AB’den çıkmasıyla BK vatandaşlarının Avrupa pasaportu da iptal olmuş olacak. İşin kötü yanı BK’de siyasi kriz ve parçalanma da gündeme gelecek. İskoçya ve Kuzey İrlanda, “BK mi, AB mi?” referandumuyla BK’den kopacak. İşte milliyetçilik böyle bir şey. “Biz İngiliziz!” dersen İskoçyayı, İrlandayı da kaybedersin. (“Türkçülük” yaparsan da Kürtleri)
Referandum tartıymasında her iki görüşün de artı ve eksileri vardı. BK solunun güle oynaya kampanya yapacak bir durumu yoktu. Hani deseler ki “Her ikisi de emperyalist bir birlik. Biz bu kavganın parçaıs değiliz!” Bu daha mantıklıydı.
BK’deki Türkiye ve Kıbrıs solu da geldikleri ülke ve toplumun çıkarlarını hesaba katmalıydı. Türkiye’yi kendi iç dinamiklerle demokratikleştirmekten çok uzağız. Acınacak bir durum ama bu böyle. Türkiye’yi AB içinde Almanya ve Fransa’ya karşı en çok destekleyen ülke (Samimi ya da değil) BK’ydi. Ne yazık ki Türkiye bu desteğini yitirecek. AB yolunda takiyye yapan AKP, bu işe sinsice seviniyor olmalı.
AB’den çıkılırsa Ankara Anlaşması da yatar diye hep yazdım çizdim. İlk kez uyarıyı, uzman görüşünü aktararak ben yapmıştım. Ankara Anlaşması’ndan dolayı son 10 yılda 5 bin Türkiyeli Londra’da çalışma ve oturum hakkı kazandı. Bu rakam az mı yahu? Bizim toplumdaki “Hayırcılar”, “Bizden sonrakiler tufan!” dedi. Olmadı efendiler.
Bizim toplumda, Brexit’çilerin Balkan ve Ortadoğulu göçmenleri bahane eden propagandasına kananlar da oldu. Yahu biz de göçmeniz. Üstelik BK, AB’yi takmadı ve göçmen girişinde kapıyı kendi çıkarına göre araladı hep. Ayrıca “BK, Ortadoğu’yu karıştıran ve masum sivilleri mağdur eden bir ülke. Göçmenlere kapıyı açması, ektiğini biçmesi gerekir” demeliydik.
BK ile AB’nin ilişkileri bundan sonra nasıl seyredecek bilinmez ama AB içinde oturum hakkı kesinlikle yitirilecek hatta vizesiz seyahat bile tartışılır konuma gelebilecek. Avrupa’da akrabası olanlara duyurulur. Üstelik sterlinin değer yitirmesinden dolayı her toplum üyesi tatil döneminde kafadan 500 sterlin kaybedecek.
Benim acizane bir önerim var. AB’den çıkalım diyenler AB’den çıkarılsın ve derhal AB pasaportları iptal olsun… Bir diğer öneri de AB’den çıkılma kararının “5 mi, 15 mi ya da 25 yıl sonra mı uygulanacağı” halka sorulsun.
Başbakan David Cameron’u tanıyan varsa önerimi (isim vermeden) kendisine iletsin lütfen. Ben kendisiyle kesintilerden bu yana konuşmuyorum da.