aradaki dereyi iki yandan 30’ar metre doldurup, “arada derede dere de aksın” deyyü, 20 metre su payı ve dere manzarası bırakıp kazanılan! düzlüğe şak diye TOKİ konduran, dünün TOKİ müdürü, bugünün dereyi görmeden paçaları sıvayan TOK Çevre Bakanı demişti ya! “ çok yağmur yağdı, ondandır “ diye…
İşte aynı kaderci mantalitenin Yalova terminali de, dün yine kendi zihniyetleriyle uyumlu sudan bir sebep üretip, susuzluktan kırılan köylerimiz için ahkam kesmiş, basına müthiş bir beyanatta bulunmuş ve demiş ki, “ genelde köylerde böyle sıkıntılar yaşanır! “
Sonra da ilave etmiş, “ yaz gelince herkes bağa bahçeye yüklenir, vicdanımız susuzluğa el vermez, suyun debisinin arttırılmasını istedik” demiş vallahi… Bari Tanrı’ya dilekçe verip, yağmur dualarınızı da esirgemeyiniz Sayın Çoşkun vekil, ki çoşkun sularımız olsun, temellerimiz sağlam olmasa da olur. Sayenizde ülke olarak kaygan zeminde, millet olarak batağa saplanmış halde değil miyiz zaten?
Hani mendireklerin açığında, denizin ortasında bir duba vardır, bilir misiniz? Oraya kadar bizim dağlarımızdan su borusu döşenmişti, Yalova’dan İstanbul’a tanker şileplerle su gönderilip, küçük kentimizin, büyük şehrin su ihtiyacını karşılaması sağlanırdı. Peki herşeyimiz gibi, neden dağlarımızdaki su kaynaklarımız da kurudu? Bilir misiniz? Peki o tepelerin hala daha süratle kelleştirildiğini bilir misiniz?
Ama helal olsun sayın vekilimize, konuya vakıf, yakından ilgili. Adamı sudan sebeplerden yoruyorlar. Su dediğin nedir ki? Muhtarlarla konuşursun, il başkanınla istişarelerde bulunursun, barajdan takviye yapılması talimatını verirsin, ” idari olarak susuzluğa ve köyler arası dalaşmalara müsaade etmeyiz…” buyurursun… Sanki sen devlet su işleri, gerisi bırak bu işleri…
Yağarsa COŞKUN, yağmazsa İNCE ince akar musluklar… Musluklar ince akınca da, aklına senin kaynağını kesen! çoban Muharrem gelir. Hemen her sudan konuda, ondan önce beyanat verirsin ki, halk anlasın, nasıl sulu bir vekilsin ve niye coşkunsun… Köylerin birbiri ile ilişkilerinin, paylaşamamaktan mütevellit sudan nedenlerle sulandırılmamasını istersin ama, tüm sulama vekiller gibi sen de, halkını ve ülkenin geleceğini bile paylaşamadığın hasmınla dalaş olursun bir yudum su uğruna… Zaten topumuz sudan yaratılmadık mı? Sudan gelmedin mi buralara vekil? Boşver, sal düze gitsin, su akar yolunu bulur…
Konunun ciddiyeti sulandırılacak gibi değil. Irmaklar kız kardeşlerimizdir bizim, delikanlı fidanlar canlarımız, baba toprağında ekilmeli yarınlarımız. “ Su vardı da biz mi içtik” demezseniz eğer ve bir dahaki seçimlerde vekil adedi 3’e çıktığında, 3’ün 3’te biri olmak adına Yalova’da mukim 2 vekilden biriyseniz, şu ölümlü dünyada, kişisel hırsları, egoları, husumetleri bir tarafa bıraksanız da, eğer samimi ve yapıcıysanız, halkın adamıysanız, egozantirik itiş kakışlar yerine, şu ufacık tefecik ilimizin sorunlarını hale yola koymak adına;
Vopak’layanları topaklamak için, santrallerin santralini attırmak için, kelleşen tepelerimize kel ilacı sürmek için, sahilde top oynayan çocuklarımızı zehirleyen baz istasyonlarını bazlama yapmak için, kronik Tigem’i yegane yeşil bırakmak için, fidanlarımıza iş imkanı yaratıp sulamak için, hani hiç olmazsa arada bir ibret-i alem için, el ele verseniz de, mecliste Yalova’mız adına tek ses olabilseniz…
Ne İNCE bir ayar olurdu! nasıl güzel bir TEMEL olurdu! COŞKUN suları kurumazlardı belki o zaman Yalova’mın…
