Zamane Neyzen’inin Ney’i… İyi eder şeyi

“ İç çeker, hayıflanırız, biz çok ucuz atlatmışız Şimdikiler gamlı yatar, biz ne gamsız yatmışız. “
demiş Neyzen… Şair Eşref, bulutlarda damıtılmış özel yapım rakısından bir yudum alıp başını sallamış, tamamlamış dörtlüğü…
“Biz ki, Abdülhamitler’in bile, anasını satmışız, Gayri ahlak kuşatılır, biz şerri kuşatmışız.”
Neyzen’in iki damla gözyaşı kadehine düşmüş, “ Biz güzel dünlerde kaldık, bugünün hicvine biz bile yetmeyiz, İstibdat sultanlarına bol küfürlü hicivlerle geydirdiğimiz için çok içerde yattık ama, o güzel günlerde en sert padişahlar bile sanata hoşgörülüydü, saray şairleri olarak saraya bile atandık, bunla avunuruz.” demiş ve,
“Hiciv sanatımıza bile sarayda hep saygı vardı. Çünkü anca sanattan anlayanlar iktidardı.” diye tamamlamış sözlerini.
“Vallahi bizim basın özgürlüğümüz varmış istibdat döneminde… Şimdikiler prangalı. Sen 1953’te öldün, senden sonra gelmiş geçmiş ne kadar yürütmeci varsa, yandaşları özgür oldu sadece… ki onlar da güdümlü…“ diye peşrev atıp, hicivle yorumlamış Şair Eşref,
“Yürütme’nin görevi memleketi yürütmektir…
Yasama halka yaslanır, yürütmeyle kurumlanır…
Yargının jargonuysa kaygıyı çürütmektir…
Kuvvetler ayrılığı bugün böyle yorumlanır…”
“ Eh bre hocam! “ demiş, Neyzen,
“ Ne diyeyim ben bu halka, bu halk olmuş halka halka, Nato kafa nato mermer, taht mermerdi, oldu tahta… “
“Ne NATO’su yahu? “ demiş Şair Eşref, “NATO Libya’dan taşeron ihale almış, burada ne işi var NATO’nun? Adam aç, muhtaç, cebinden son kuruşu alınmış, çocuğunun istikbali çalınmış, yine gidip USA dümenindeki teşerona veriyor, oy anam oooy, bi kadeh daha koy… “
“ Her aç nüfus daha fazla reydir bu aç zihniyete,
Yap ki, satın alınacak muhtaç kitle böyle büyür…
El açtırmak maksadıyla kurda, kuşa, art niyete,
Bol çocuk şevk olunur, rey ürür, kervan yürür…” diye dokundurmuş Neyzen…
“Haram yerken pay verirse, mübahtır koltuk rantı! Orantısız güçle kurar halkın üstünde orantı…” diye yapıştırmış cevabı Şair Eşref.
“YGS’den mağdur olan meğerse bizzat hükümetmiş! Halkta mağdurölçer aleti var mı acaba? Hangi parti yukarıda daha makbul acep? Buraya geldiklerinde hangi zihniyet itibar görecek bakalım “ diye sormuş Neyzen, sonra da kendi cevap vermiş.
“Emeklinin üç kuruşluk maaşında gözü kaldı,
Ek emeklilik vaadiyle sandıkta oy sağlayacak.
Un aktı, bulaşmadık ne eli, ne yüzü kaldı,
Beslediği yandaş arsız fon alıp, iş bağlayacak…
Ahlak ruhsata tabidir, ahlaksızlık madrabaza,
Madrabazlık ruhsatıysa yandan yemişe tabidir…
Cepten sirayet ahlak, kara çalamaz yobaza,
Kursak ahlakı yönsüzdür, karanlıkla müsavidir…”
“ Onu öyle demezler “ demiş Şair Eşref, “ statükodan beslenenler daha suçlu bence… Bak mesela TÜSİAD’ın açılımı ne? Tebalandırılmış Ümmetin Sindirilmiş Ar Damarları… Gemi batmakta, onlar üst güverteye tırmanmaya çalışıyorlar. Bilmezler ki, şu rakıyı bile nah içerler bu gidişle. Zaten bir kadeh rakı çeyrek altın fiyatına dayandı. İnsanları dert küpü yaptılar, sonra dertten içme keyfimizi bile İngilizler’e sattılar. Sermaye pür neşe, halk desen teşne beleşe…”
“Kaçak çekilen cereyan, kaçak ampule haizdir,
Haram yiyen, damarlara karanlıkta cürüm taşır…
Gecekondu dikmeyene bu cezalar caizdir,
Ulufeden ev dağıtan ulemayı küfrüm kaşır…
Kaçak elektrik çekip, benim cebimden yolanlar,
Benim dağıma taşıma her gece ev konduranlar,
Oy satanlar, oy alanlar, göbeğinden gocunanlar,
Bol bol çocuk yapsınlar ki, soysun düzen koruyanlar.”
“ Aman “ demiş Neyzen, “ küfür 50 bin’den başlıyor, tarife arttı, milyarları tazminatla yapmadılar gerçi ama…“ diye susturmuş Eşref’i… “Küfür tribün işi, onun yerine zeka işi bir hiciv daha derin tesirlidir, yüzyıl izi kalır, mesela şöyle, ”
“Cümbür cemaat serdiler postlarını yaya yaya,
Görgüsüzlük endam etti, alt üst oldu tüm değerler… Ganimetten müteşekkil en üst sınıf tuttu maya, Jipten aşağı binmez, jip diye merkep eyerler… “
“ Güzel yazdın be usta “ demiş Şair Eşref, “bana da bunu tamamlamak düşer, halk anlasa bari. ”
“Geri geri gitmek için ” deh ” dedin bu hatiplere…
Kaset yaptı, klip çekti en namahrem hiziplere…
Çamur atıp, iz bırakan dış mihraktan ekiplere
Meydan veren rahvan gider, o röntgenci tiplere…”
“ Kaset yapmak ucuz gari, klip çeksek gariplere…“ diye tamamlamış Neyzen, “ Bunca yolsuzluklara rağmen, yolsuz insanlarımız bunların yine off side’dan yolunu açar, asla mağdur etmez, şöyle ya da böyle kazandırır. Bunlar da altında kalmaz, onlara kazandırır, ihaleleri yani!!! Win win yane! Hakeme bulgur yedirirler, e top zaten yuvarlak, 43 civarında puan toplayıp, başa otururlar. Ama baş koydular bu yola, ne yani! boşa mı otursunlar? İstikrar mı bozulsun? Karşı takım da bi 35’lik çeker keyiften gari…”
Şair Eşref almış pası, bırakır mı? “O zaman Demokles’in kılıcı olmasa da başka Kılıç dar eder onlara Dünya’yı, at oynatmalarına müsaade etmez” demiş, sonra da kendi kendine gülmüş, “at “ deyince, bir şey aklına düşüp…
“ Kimi cepler haram yer, kimi dardan var eder, Ciğeri genişleri yalın kılıç dar eder. “ diye özetlemiş günlük siyaseti. Bir de teşbih yapmış, “ İngilizcede mesela “start” başlamak, “ restart “ da tekrar başlamak demek ya! Peki ceplemek fiili tekrar tekrar yapılırsa nasıl söylemek siz?
Neyzen çok gülmüş buna… Altında kalır mı…
“ Zannetme ki haşmetmaap, ülken halkı uyruğundur,
Sanma ki tekrar ceplemek yandaşına buyruğundur,
Tüsiadlar, Müsiadlar, senin yağlı kuyruğundur,
Ceplere tavan yaptırdın, mülk ihtirası huyundur.“ diye patlatmış dörtlüğü…
“Jet dururken binerler mi osuruktan tayyareye? Villayla mağdur olanı! bazen savunmak gerekir, Gocunup, kaçak güreşip, kılıf dikse minareye…
Hasbelkader bahşolan ikballe avunmak gerekir…” diye geydirmiş Eşref.
“ Uydu mu şimdi? “ demiş Neyzen, “ bak ben bi uyduruvereyim de bari, dinle gari.”
“Baş yine almış sazı, bir iki gam çevirmiş,
İsabetli gaflarıyla gallavi çam devirmiş,
“ Ayaklar baş oldu “ demiş, baş olma edasıyla,
Camda yazmayınca zahir, kendini el vermiş.”
“Biz vallahi şanssızmışız üstad, bir acı biber gazını bile meze ettirmediler bize, ağız tadıyla bir jop bile yiyemedik, hep sek çektik acıları” diye hayıflanmış Şair Eşref, efkarlanıp patlatmış hicvini,
“Ne bu şiddet bu celal kendi halkına karşı?
Kimyasallar sıktırdın halkın hakkına karşı…
Yandaşların taksimlerken iktidarınla rantı,
Emekçiye saplantı, gençliğe ters orantı… “
Zırt pırt bahsedip durursun uzun ince bir yoldan,
O yol sır’at olmalı, aşman şüpheli görünür…
Soyup soğana çevrildi bu memleket dört koldan
Kurt dumanlı havada kuzu postuna bürünür… “

“Peki “demiş, “ bunlar böyle nalıncı inancıyla halkı kandırıyorlar da, öte alemde Hak’kı nasıl kandıracaklar gari? “ diye saf bir soru sormuş Neyzen, çakır kafayla… Sonra yine kendi cevaplamış…
“Bir ton günah sırtlanıp, tut ki aştılar sır’atı,
Velev ki hepsi vardılar vaadettikleri cennete…
Huri’ye sökmez gülüm, hatiplik tedrisatı…
Menfi meclis mahşerde de yol açar aynı cinnete…”
Fütursuzdular, aştılar, artık pervasızlaştılar,
Böldüler, ayrıştırdılar, evirdiler, çevirdiler,
Açıkları örtmek için çarşaflara dolaştılar,
Kafaları ağ bağladı, istikbali kemirdiler… “
“Ya iktisat? “ diye sormuş Şair Eşref, “ Bir derwişin mirasını yediler, ama her şeyi sattıkları halde borçlar kat kat katlandı, dümenciler yatlandı, 2B’ler kat karşılığı, HES’ler pes etti, KİT’ler bitlendi, nereye gitti bu paralar?

“Dörtyüzelli milyar dolar açık vardır örtülecek,
BOP gereği sınırlarda nifak vardır dürtülecek,
Dimağları bağlayarak durmaktansa sözünde,
Şifreli oy ehvendir, bu zihniyet gözünde…”
Agresif sosla yenmez ılımlı kisve olayı,
Gerileye gerileye gerip kopardılar yayı,
Her kanala çıkamazlar deşifreden dolayı,
Taraftar kanallarda tarafsızlık en kolayı. “
“Hocam be” demiş Neyzen Tevfik, “ artık her şey afişe, şifre oldu deşifre, barutları kaput, aile sigortası sadaka kültürünü off side’a düşürdü, iki boy irtifalık yolsuzluk dosyalarına karşı hücum savunma yaparlarken, aynı temcit pilavları geviş getiriliyor. Yarı aydın yandaş yazarlar bile dönmekteler tırıs tırıs. Altan brothers alttan alttan deşiyor, Mr. Bulut bile yiğitleşti bulutlardan inince, dur aklıma bir hiciv düştü… “
“Üç mumluk ampul ile aydınlanan aydınların,
Yatsıya kadar yanar seçkincilik sıfatları,
Bu nasıl aydın’lıksa, yakılmış yarınların,
Hep maşası oldular ki kızardı suratları. “
“Yahu üstad” diye araya girmiş şairlerin hocası, engellileri 9 yıl hor gördüler, şimdi onlara da yanaştılar göstermelik. Şimdi tutup şöyle desem engel olabilirler mi? “
“Mebus iştahla tıkınırken softalar sofrasında,
Sakat maaşı için kuyrukta ezildi onca garipler.
İkbal-i hükümetten teşkil utanç manzarasında,
Kıyakçı mebuslardaki sakatlıktan muzdaripler.”
Başıboş ormanlarda tilki aslan geçinirse,
Ormancılar kral diye paye verirse tilkiye,
Koyunlar parti yapar, sürüye laf geçirirse,
Güvenilen dağlar çöker, orman kurur biteviye.”
“ Bunların “ demiş Neyzen, “ Gayridemokratlıkları müptezel… Demokrasiyi kendince yorumlarsan nalıncı keseri olur, adam gibi yorumlarsan liderin eseri olur. Hadi şerefe, dem tuttuk gari, dinle hele…”
“İktidar değil miydi bütün istedikleri ?
Hukuk ilaç gibidir böylesi arsızlığa,
Şuursuzca semirip, aç gözle yedikleri
Mesir macunu da sökmez böyle iktidarsızlığa…
Sonra susmuşlar, gökyüzüne bakmışlar, görmüşler ki kara bulutlar dağılmakta yeni esintilerin önü sıra… Koro halinde genç rüzgarlar, hissi kablel vuku ile yek bir ağızdan doğaçlama umutlar sunmuş üstadlara, giderayak…
Hem dahili, hem harici bedhahlıktır zulm kültürü, Hem cebren, hem hile ile yayıldı parazit türü.
Harap, bitap düşürdüğü bu halk bil ki yekvücuttur, Asıl kudret başta değil, asil kanda mevcuttur…

755400cookie-checkZamane Neyzen’inin Ney’i… İyi eder şeyi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.