1 Kasım’da Türkiye’de gerçekleşecek olan, 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için Britanya’da da Londra ve Edinburg’ta 22-25 Ekim, Perşembe Pazar arasında 4 gün boyunca sandığa gidilecek. Yurtdışı seçmen kütüğünde kayıtlı olanların 8 Ekim – 1 Kasım arasında gümrük kapılarında oy verme olanağı da bulunacak.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerine göre, 1 Kasım seçimi için Birleşik Krallık’ta 81 bin 643’ü Londra’da, 2 bin 915’i ise Edinburgh’da olmak üzere toplam 84 bin 558 kayıtlı seçmen bulunuyor. Bu rakam geçen seçimdeki seçmen sayısıyla aynı.
Buraya kadar her şey iyi… Yalnız zurnanın zırt dediği nokta Londra’daki seçim yeri. Geçen 7 Haziran seçimlerinde Londra’nın güneyindeki “Hammersmith Road, Kensington, London W14 8UX” adresindeki “Olympia Conference Centre”de tekrar sandık kurulacağı açıklandı. Yani yüzde 80’i Kuzey’de yaşayan toplum Güney’e taşınacak.
Kuzey’deki seçmen bu duruma öfkelenmiş “Oyların çoğu HDP’ye çıkacağını bildikleri için seçim hilesi yapılıyor!” diye veryansın etmişti. Biz de halkın avukatı olarak “Kuzey’e de sandık kurun lütfen” diye yazıp çizmiştik.
Hadi geçen seçim acemiliğe geldi. Bu da ne şimdi?
Başkonsolosluk bu işgüzarlığı nasıl savunacak merak ediyorum. “YSK’nın tercihi” derse, “Ankara’daki YSK Londra’yı nereden bilecek, siz önerdiniz onlar seçti” deriz. “Güney’de de seçmen var” derlerse, “Kuzey’deki onun 5 katı” deriz. “Olympia Conference Centre çok güvenli” derlerse “Pes” der, bir şey demeyiz…
Dostlar, ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurumları son 12 yıldır öncelikle AKP’ye hizmet edercesine çalışıyor, AKP’lileri birinci, diğerlerini ikinci, üçüncü vatandaştan sayıyor. Bu toplumsal barışın köküne dinamittir. Yapmayın etmeyin efendiler. Yazık ediyorsunuz bu güzel ülkeye…
Dostlar, “Aslında bunda yadırganacak bir şey yok. Balık baştan kokar. Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanlığı makamına bakın yeter” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız…
***
Geçen seçimlerde Birleşik Krallık’ta üç seçmenden birisi sandığa gitmişti. Oysa Türkiye’de bu oran yüzde 83. Bu oranın Türkiye’deki gibi olması, sosyolojik olarak beklenmese de “bu kadar düşük çıkması da eleştirilecek bir konu” olarak görüyorum.
Yurtdışı seçmen (Ortadoğu ve Asya ülkeleri dışında ) içinde yaşadığı ülke demokrasileriyle Türkiye’yi kıyaslama şansına sahip. Onlar, “demokrasi, yürütme yasama yargı ayrılığı, hukukun üstünlüğü, sosyal haklar, sosyal hukuk devleti, kadın ve engelli hakları, basın özgürlüğü, yerel yönetim hizmeti” gibi kavramlarını yaşayarak görüyor, yolsuzluk ve rüşvete bulaşan politikacıların sonunun ne olması gerektiğini daha iyi biliyorlar.
En önemlisi de 7 Haziran’da barış ortamı vardı. “Savaşı kim başlattı?” polemiğinden önce, “Siyaset öncelikle barışı sürdürme, hakları geliştirme sanatıdır. Bunu beceremeyen iktidar sandıkta cezalandırılmalı” diye düşünmek gerekir.
“Bu açıdan yurtdışı seçmenin 1 Kasım’da sandığa gitmesi 7 Haziran’dan daha da önemli” diyorum.
***
Türkiye’de Barış Bloğu’nu duymuş olmalısınız. Barış Bloğu siyasi parti, STK, 100 civarında örgüt, platform ve çevreden oluşan demokrasi güçleri insiyatifi. Tek önceliği barış. Barışı isterken de herhangi bir siyasi düşüncenin savunmasını yapmıyor. Kısaca siyaset üstü…
Dostlar ben de diyorum ki “Gelin hep birlikte sesimizi sesimize ekleyelim, Türkiye özelimiz olmak üzere dünyada silahların susması için Londra Barış Bloğu’nu oluşturalım. Birleşik Krallık’taki demokrasi güçlerini de yanımıza alırsak savaş çığırtkanlarını hizaya getirilmesinde, akan kanın durdurulmasında katkımız olabilir.
Ne dersiniz? Göz kırpıyorsanız, e-postam yukarıda…