Ankara uzun yıllar yurt dışındaki Türkiyelileri sağmal inek olarak gördü. Şimdi AKP iktidarı çıtayı biraz daha yükseltti, bu ineğin sütünü yalnızca kendisi içmek istiyor. Seçme hakkı yurt dışındaki vatandaşların yarım yüzyıllık isteğiydi, AKP iktidarı bu hakkı tanırken demokrasiden çok Almanya’daki oy deposunu düşündü…
Şimdi de AKP hükümeti; yurt dışında kurulmuş, kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, uluslararası kuruluşlar, düşünce kuruluşları ve araştırma merkezlerine proje bazlı mali destekler verecekmiş…
AKP’nin Avrupa örgütü “Avrupalı Türk Demokratlar Birliği-UETD” ve onun Birleşik Krallık kolu UETD-UK, kendilerini “sivil toplum kuruluşu” gösterip nemalanan ilk kuruluşlar olacaklar. Var mısınız iddiasına?
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçim vaatlerinden biri de “Seçilme hakkıydı. Aslında yarım yüzyıldır yurt dışındaki vatandaşların böylesi önemli talebiyle ilgili olarak Davutoğlu, “Türkiye’de 85 seçim bölgesi var, inşallah 86’ncısını da yurt dışı için” demişti.
Seçilme hakkı verilirse sanırım İngiltere’de bir milletvekilini Ankara’ya gönderebilecek. Yurtdışı milletvekilleri hem yaşadıkları demokrasi geleneğini, hem de temsil ettikleri toplumun sorunlarını Ankara’da anlatma şansı kazanacak. Bu vaadin gerçekleşmesini hâlâ bekliyoruz… AKP’nin bir diğer seçim vaadi de THY’nin yurt dışı aile indirimiydi… Ne zaman uygulamaya konulacak? Bunun da takipçisiyiz.
***
Geçen hafta Londra’da, Queen Elizabeth Konferans Merkezi’nde “Suriye Bağışçılar Konferansı” vardı. Konferansa katılan 74 ülke temsilcisinden birisi de Başbakan Davutoğlu’ydu. Konferans sürerken dışarıda protesto edilen tek lider yine Davutoğlu’ydu. Konferansta konuşan Başbakan Davutoğlu, Rusya ile ABD arasındaki Suriye görüşmelerinin artık kendilerini daha fazla kaygılandırdığını söyledi. Davutoğlu, “Doğrusu Milyonlarca Suriyeliyi misafir ediyorsak, Rusya ve ABD arasındaki görüşmelerden açıklama beklemek bizim hakkımız” diye konuştu. Bu cümle bile Türkiye’nin Suriye’de politikasız, maşa bir ülke olduğunu gösteriyor…
Rusya, Suriye’de bombalıyor, on binlerce Suriyeli Türkiye sınırına dayanıyor… ABD ve AB, Rusya ile işbirliğinde… Kendisi sınırlarında göçmenlere karşı elektrikli teller ören AB, 2,5 milyon göçmeni barındıran Türkiye’ye “kapınızı yine açın” diyor… Uzmanlar Suriyeli göçmenlerin Türkiye’nin demografik yapısını uzun dönemde değiştireceği uyarısında bulunuyor. Siyaset bilimcileri, “Göçmenler için çözüm mü istiyorsunuz? Çok kolay! Arı kovanlarına çomak sokmaktan vazgeçin! Zaten siyaset şiddetsiz çözüm üretme sanatıdır” diyor.
Kendi vatandaşlarının tepkilere karşı baskı, sindirme ve tehdit yöntemleri uygulayan AKP, dünya basınındaki “Türkiye’nin yalnızlığı, cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın otoriterliği, AKP’nin şiddet politikasına yönelik yorumlarına da kulak tıkıyor. Oysa bu yorumlar hiç de yabana atılacak cinsten değil…
Dostlar, AKP’yi destekleyen saflara imreniyorum doğrusu… Düşünün bir kere onlar; Türkiye’yi demokratik, cumhurbaşkanını demokrat bir zat-ı muhterem velakin AKP’yi de demokrasiye saygılı bir parti olduğunu sanıyorlar. Ohhh ne âlâ Muallâ! Ayrıca AKP’de yönetici ve saadet zinciri halkası bir kesim de var ki, bir tek elma için ağacı kesen… Onlara da, yaşasaydı Hitler imrenirdi kesin…