Londra’dan İstanbul’a uçmak bu yaz tam bir sorun oldu. Uçaklarda yer bulmak mümkün değil, aktarmalı uçuşlar için bile servet ödemek gerekiyor. Bir ailenin çoluk çocuk 3.5 saatlik varış noktasına 12 saatte gitmesi de çile. Turizmciler sorunu, “İzmir, Antalya, Adana ve Gaziantep’e uçan firmaların piyasadan çekilmesiyle birlikte THY’nin sadece İstanbul varışlı seferlerde ısrar etmesi”ne bağlıyor. Londra’da 2 müdürü olan THY’den tık yok… Alooo orada mısınız? Vatandaş sizin yüzünüzden çile çekiyor farkında mısınız?
***
Bank of England’ın Kanadalı başkanı Mark Carney, işsizlik 7.8’den yüzde 7’ye gerileyene kadar faiz oranlarını artırmayacağını açıkladı. Uzmanlara göre Başkan önümüzdeki üç yıl daha faiz oranlarının yüzde 0.5 oranında olacağı mesajını da vermiş oldu… Bunun anlamı ‘mortgage’ faizi ödeyenler bir süre daha rahat edecek ve ev satın almak cazip bir yatırım olmayı sürdürecek…
***
Face’de ilginç bir yoruma rastladım. Ateistlerin bayram kutlamasını kınıyor ve kutlayanı da iki yüzlülükle suçluyordu.
Malezya çok kültürlü ve çok dinli bir ülke. Bütün dini bayramlarda ülke ulusal tatile giriyor ve bütün ülke karşılıklı saygı çerçevesinde o bayramı kutluyor… Bayramlar yüzyıllar boyunca o ülke kültürünün bir parçasına dönüşüyor… Örneğin Avrupa’daki Noel kutlaması…
“Bayramların ortak mesajı halkı kaynaştırma ve barış olduğu süreçte karşı çıkılmamalı ve bu kutlamalara katılmalı” diye düşünüyorum… Ayrıca siz inanmasanız da inananın bayramını kutlamak hoş bir davranış sayılmaz mı?
***
Sıcaklar sürüyor. İngiltere’ye yaz geç geldiği için “Bu yıl sıcaklardan şikayet etmeyeceğim” sözüme sadık kalmaya çalışıyorum… Doğduğum yer Akşehir’de çok sıcaklarda şehrin ortasından geçen çay kururdu… Konu komşu ve esnaf da hayatımızın bir parçası olan kedi, köpek, kuş velakin börtü böceği de unutmaz, köşe başlarına leğende su koyarlardı…
Benzer bir duyarlılık bazı cumbalı evlerde yapılan kör pençerelerde de görülürdü… Bu pencerelere; gece vakti çeketi omzunda, tesbihi elinde evine dönen ve ciğeri yanan sarhoşlar için su testisi konurdu… Acıyı bal eyledik, geldik bu günlere… Hükümete inat Anadolu’da bu gelenek sürüyor…
Lafı biraz dolandırdım ama Londra’da her ne kadar sokak hayvanı olmasa da kuşlar için bahçeye ya da pencereye su koymak gerekir dostlar…
***
Healthwatch Hackney ve Hackney Refugee Forum, Türkçe konuşan topluma yeni bir hizmet başlattı…
Ekim’e kadar sürecek bu proje kapsamında toplum üyelerine; sosyal haklara ulaşma, şikayet mekanizmasını kullanma ve ilgili kurumlara kolayca erişebilme konularında yardımcı olunulacak. Hem de Türkçe…
Daha fazla bilgi ve sorular için 0800 988 7028 (Free phone) ya da 020 7923 8185’den Ali Aksoy aranılabilecek… “Hackney’deki bu sosyal projeyi Hackneyli hemşehrilerimize duyurmak gerekir” diye düşünüyorum… Duyanların duymayanlara “alo” demesi, toplum yararına dostlar…
***
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisi gibi düşünmeyenlere tepki ve hoşgörüsüzlüğünü artık cümle alem biliyor… Erdoğan’ın Times’a ilan kızgılığı henüz geçmeden, aynı gazetede bayram seyran demeden bu kez sert mi sert bir yorum yazısı yayınlandı.
Rosemary Righter imzasıyla verilen yazıda, “Diktatörlüğün korkusu Türkiye’nin üzerinde. Erdoğan’ın skandala dönüşen adaletsiz davaları, İslamî faşizmin işareti” olduğu öne sürüldü…
Yazı, “”Erdoğan’ın gündemi, yaptığı hesaplar giderek şüpheli bir hale dönüşüyor ve korku en güçlü silahı. Türkiye için tehlike artık bir askerî darbe değil. Asıl tehlike, Erdoğan’ın her türlü muhalefete ve çoğulculuğa karşı olan paranoyak hoşgörüsüzlüğü…” diye devam etti…
Financial Times da başyazısında “Türkiye geriye gidiyor” başlığıyla, “Türkiye’de muhalif seslerin bastırılması, Erdoğan’ın baskıcı yönetiminin göstergesi” yorumunda bulundu…
Bu iki “dış mihrak” gazete dua etsin ki Türkiye’de yayınlanmıyor. Yoksa ayvayı yerlerdi. Önce vergi memurları kapılarını çalar, sonra da iktidar korkağı reklam müşterileri reklamlarını bir bir çekerdi…