Benim çatı adayım Bülent Ersoy…

Valla CHP ve MHP, her kesimden oy alabilir diye halim salim zat-ı muhterem Ekmelettin İhsanoğlu’nu ortak aday gösterdiğini duyunca “Tuh!” deyip hayıflandım. Çünkü memlekette ve yurt dışından her kesimden hatta AKP şürakasından bile oy alabilecek tek isim Bülent Ersoy Hanımefendidir… Bütün dini bütünler ve Müslüman aleminden bile ithal oy alma potansiyeli vardır.

Çatı adayı Bülent Ersoy olsaydı çatır çatııır kazanırdı emin olun. Bülent Ersoy’un eksisi az artısı çoktur… Bi kere hem kadın hem erkek ruhundan anlıyor. Gerektiğinde bir hanımefendi, gerektiğinde eli maşalı Kasımpaşalı olabiliyor… Sanatçı… Dolayısıyla sanatçı duyarlılığına sahip… Hem “sanat sanat içindir”, hem de “sanat halk içindir” ekolünden geliyor.

Bülent Ersoy’u seçsek, bütün dünya Türkiye’nin ne kadar hoşgörülü ve sanata düşkün olduğu olduğunu düşünmez mi? Üstelik Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözünü unutmayalım efendiler. Gerçi bizim memleketin damarları koptu bağlayanı yok ama en azından Bülent Ersoy bi kaçını mızrapla bağlar…

Bülent Ersoy’a dış dünya da destek verir. “İşte demokrasi” diye bizi yere göğe sığdıramazlar? O zaman AB kapıları bile açılır, saçılır.

Bir kere çok dobra dobra bi kadın. Yalanı yok… Gezi Direnişçileri’ni gönülden destekledi ama “Taksim’e gitmem. Çünkü gerçek kürk giyiyorum. İnandırıcı olmaz” dedi… Bak bak baaak… Şu ince ruha bi bak Allahaşkınaaa. Nereden nereye analiz… Tüylerim diken diken oldu şart olsun. Helal olsun Bülent Ersoy Hanımefendi size…

12 Eylül faşist cuntanın mağduru. O günden bugüne yıkılmadı ayakta… Vicdani retçilere destek olup askerliğe tek başına karşı çıktığını da unutmayalım lütfen. Hani balık hafızalıyız ama “yiğidi öldür, hakkını yeme” di mi?

Harbi birisi… Başkasının en son söyleyeceğini, o baştan söyler. İçi dışı bir. Lafı evelemez gevelemez, politika yapmaz, üçkağıt açmaz velakin baş ağrıtmaz… Hangi siyasi şahsiyet, halka şimdiye kadar “Ablanız size gurban olsun” dedi Allahaşkınıza? Sonra patronlara gösterdiği ilgiyi aynen çalışanlara da gösterir. O madencileri “mühür gözlüm” diye sever…

Parası çoook. Yani demek istediğim azizim, tüyü bitmedik yetimin hakkı olan devletin parasına tamah falan etmez. Hatta cumhurbaşkanlığı için para pul bile istemez. Valla da istemez billa da istemez. “Zorla vercez, yoksa paragöz parlamenterleri madara edersin” derlerse alır ama bi hayır kurumuna da eli değmeden bağışlar. Var mısınız iddiasına? Sözün kısası asla çalmaz çarpmaz, devlet olanaklarını da kötüye kullanmaz.

Memlekette kandildi, Ramazan’dı, bayramdı seyrandı özel günlerde öyle klişe mesajlarla kafa ütülemez. Bir mevlît okur ki ruhlar rektefe olur valla. Ben bile bir kaç kez ataistliğimi sorgulayıp az kalsın iflah oluyordum. Ramak kalmıştı ama Allah’tan mevlît bitti. Ben Bülent Hanıefendi gibi “Allah” ve “şükür” kelimesini Tayyip ve (neydi ismi? yine unuttum bak) Ekmelettin Bey’in derinden hissederek telaffuz edebileceğini de sanmıyorum. Sanan varsa işte meydan…

Bülent Hanımefendi bi seçilsin, inanın memleketin kronik sorunlarını şarkı söylerken çözer. “İnanmıyorum” derseniz, “Tadlı dil yılanı bile yuvasından çıkarır” diyen atalarımıza hakaret sayarım şart olsun. Üstelik ecdadımız Osmanlı’nın ruh hastalıklarını müzikle tedavi ettiğini de bizzat hatırlatırım? Biz halk olarak ruh hastasıyız… Bu gerçeği öğrenince üzülmeyin gözünüzü sevim, üstelik çözümünü de yazıyoruz işte… Dert veren veren mevlam, dermanını da verir hem! Üzülmek yok tamam mı?

Üstadın, Kürt sorununda Kürdî, Iraklı Kürtler geldiğinde Acem Kürdî makamını tercih edeceğinden eminim. Alevi sorununda Hüseynî, sorun çözülmezse Bayatî makamını seçer sanırım… Bilirim, Gezicilere de Taksim geçer zaar…

Cumhurbaşkanı bizim dış dünyaya karşı aynamız… Bir kere iyi giyinir, 15 dakkada bi kostüm değiştirir. Bıyık altından ne gülüyorsunuz yahu… “Ye kürküm ye dünyası” bu kardeşim… Bu iş ciddi bi iş… Şimdiye kadar padişahlar dışında kostüm giyen, hadi onu geçtim iyi giyinen bi cumhurbaşkanı ve eşi gördünüz mü?

Bülent Hanımefendi gelen yabancı konukları “Fevkaledenin fevkinde” ağırlar. Diyelim ki ABD Başkanı teşrif ettiler, memleketten bi şeyler aşıracak… Bizimkisi Acem Aşiran makamı ile başkanı ince ince hicveder valla… Yok ‘hayra” gelmişse “Esmer çocuk al sana ‘Buselik’ makamı” der… Aslında “Uşşak” da gider ama çok kör göze parmak olur bu makam… Onu TMMOB ve DİSK gibi sol açıklara özel olarak icra eder. Diyelim ki Araplar geldi, bi Hicaz patlatır şanlı devlet büyüğümüz… Ticari bi anlaşma mı yapılacak “Muhayyer” makamı yakışır. “İnceden inceee… Beğenmezsek mallar iade… Anla bu şarkı bitince…” O kadar…

Diyelim ki İngiltere Kraliçesi geldi… Valla Gerdaniye makamı gider. Kraliçe’ye “Çok memleket gezdim böylesine rastlamadım” dedirtir bilirim. Propagandanın iyisi kötüsü olmaz azizim. Bülent Ersoy protokolda iki gerdan kırar ve sonra, “İyi ki geldin gızzz… Hiç kocamıyon… Gözümüz gönlümüz açıldı” der ve bizim halkın misafirsever ve muhabbet düşkünü bi ulus olduğumuzu kestirmeden anlatır…

Bülent Ersoy cumhurbaşkanı olursa Türkiye dünya gündeminden düşmez. Bu da parasız turizm reklamı demektir. Türkiye milyarlarca dolar tasarruf eder. Ayrıca Türkiye dünya pazarı olur valla… Gel kardeşim, gel Türkiye’ye… Kırmızısıyla, yeşiliyle, moruyla velakin pembesiyle…

Ben Bülent Ersoy’un takiyyeci Tayyip’ten ve kendisi gibi adı da çok sıkıcı olan (adı neydi yahu?) Ekmelettin Bey’den daha iyi bir cumhurbaşkanı olacağına can-ı gönülden inanıyorum. Üstelik Bülent Ersoy’un konservatuar diploması Tayyip Bey’inki gibi tartışmalı da değildir. Ben çoğu konservatif olduğu söylenen halkımızın bu diplomaya ‘Heee” diyeceğini hissediyorum. Hatta bu seçimlerde çıtayı biraz daha yüksetiyorum dostlar. Ve diyorum ki Bülent Ersoy işin içinde varsa, başkanlık sistemine de varım. Haydi hodri meydan…

Dostlar Türkiye olarak bizim ortak paydamız Bülent Ersoy’dur… Bülent Ersoy Hanımefendi “hayırlara vesile olsun” diyerek adaylığa arz-ı endam etsin. Yoksa badem bıyıklı bi diktatör o koltuğa oturacak valla… Makus talihimiz felaketin felkinde… “Essah bak yavvv…” dediğinizi duyar gibiyim. Sağolun varolun canlar…

Son söz olarak benim oyum (ister aday olsun ister olmasın) Bülent Hanımefendiye. O kadar! Başta CHP’liler olmak üzere milyonların bu derin hissiyatıma iltifat edeceğini umuyor, hürmetlerimi arz ediyorum efendim…

BİZE CÜMLETEN HİÇ Bİ ŞEY OLMAZZZ!
BE OLURSA CUMHURBAŞKANIMIZZZ!

1084270cookie-checkBenim çatı adayım Bülent Ersoy…
Önceki haberSiyaset, tabanı devlete yabancılaştırıyor
Sonraki haberMacaristan’daki Türkler’den Sırbistan’a insani yardım
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.