Bu sandıktan adalet çıkar mı?

“Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır” demiş 2400 yıl önce Platon. Bu sözün altında Eflatun adını da görebilirisiniz. Eflatun ya da Platon, fark etmez. Her ikisi de aynı kişidir çünkü. Arap dünyası Platon’a Eflatun adını takmıştır.


Platon’un eserleri diyalog şeklindedir ve hemen hepsi günümüze ulaşmıştır. Bu yüzden onun günümüzde de geçerliğini sürdürecek sözlerine rastlamak mümkün. Örneğin bir başka bilinen sözü daha var ki; “Yöneticiler toplumu, bilgeliğin ışığında düzenleyen kişilerdir. Bu nedenle ya yöneticiler bilge ya da bilgeler yönetici olmalıdır.” der.


Şimdi nerden çıktı bu bilge yöneticiler diyebilirsiniz. Valla önümüz seçim, Türkiye yöneticilerini seçecek. 22 Temmuz’da sandık başına gidecek olan 42 milyondan fazla seçmen, elini vicdanına koyacak  ve kendisini temsil edecek 550 vekili meclise gönderecek.


Seçmen bu kez biraz gergin. Kimi tatil planını değiştirdi, kimi tatile gitmemeyi göze aldı. Seçmen oyunun değersiz olmadığını biliyor artık. Geçen seçimlerde, “bir tek benim oyum mu dünyayı değiştirecek” diyenler bu kez sandık başına herkesten önce gidecek.


Peki sandıkta adalet var mı? Örneğin seçmen seçeceği milletvekili adaylarını tanıyor mu? Ne yazık ki bu kez de milletvekili adaylarına değil, partiye oy verilecek. Gerçi bu seçimde bağımsız adayların kazanma şansı her zamankinden yüksek olacağa benziyor. Yine de Türkiye’de partilerin seçim kazandığı bir sistem söz konusu.


Yüzde 10 barajı da ayrı bir adaletsizlik örneği. Çok sesliliğin önünde büyük bir engel olarak duruyor bu baraj. Bu engel yüzünden bu seçimlerde meclise dört ya da beş parti girebilecek gibi gözüküyor.


Herkesin gözünden kaçan bir başka haksız durum daha var. Gerçi Vatan gazetesinde bu konuyla ilgili küçük bir haber vardı ama, pek ilgilenen olmadı bu durumla. Biliyorsunuz, seçimlerde milletvekilleri ülke genelinde değil, il genelinde seçiliyor. Yani seçmen sayısına düşen vekil sayısında her ilde farklılık yaşanıyor.


Bu, şu demek… Yüksek Seçim Kurulu’nun kesinleşen seçmen listelerine göre, Türkiye’de ortalama 77 bin 333 seçmene bir vekil düşecek. Örneğin 70 milletvekili seçerek Meclis’te en çok sandalye ile temsil edilecek il olan İstanbul’un 7 milyon 400 bin 172 seçmeni bulunuyor. Yani İstanbul’da bir milletvekiline düşen seçmen sayısı 105 bin 717.


Aynı şekilde 24 milletvekili çıkaran ve 2 milyon 526 bin 569 seçmeni olan İzmir’de de milletvekili başına düşen seçmen sayısı 105 bin 274. Çıkaracağı 29 milletvekiline karşılık 2 milyon 919 bin 143 seçmeni olan başkent Ankara’da ise bir milletvekiline düşen seçmen sayısı 100 bin 660.


Bu da seçmen sayısı azaldıkça oyların değerinin artığını gösteriyor. Bu durumda en değerli oyu 2 milletvekili çıkaran Bayburtlu seçmen kullanacak. 53 bin 375 seçmeni olan ilde bir milletvekiline 26 bin 688 seçmen düşecek.


Bu hesaba göre bir Bayburtlu seçmeninin oyu, İstanbul’daki 4 seçmenin oyuna eş değer.


Peki bu nasıl iştir anlayanınız var mı? İstanbullu bir seçmen olarak benim seçme hakkım Bayburt’taki bir vatandaşın seçme hakkının neden dörtte biri olsun? Benim suçum İstanbullu olmak mı? Ben oradaki vatandaştan daha az mı değerliyim? Benim oyum onların oyundan daha az mı değerli? Ben vergimin dörtte birini mi veriyorum ki, oyum dörtte bir değerinde olsun…


Demek ki bu seçim sisteminde bir oy, bir oy değil. Seçim hakkaniyete aykırı bir durum doğuruyor.


Bu evrensel hukuk değerleriyle bağdaşmıyor ama, tıpkı yüzde on barajında olduğu gibi bu konu için de AİHM’e başvuracak olanların alacağı cevap, “ülke gerçeklerine  göre böyle olması uygundur” olacaktır.


Oysa bence bu, kişinin anayasal hakkımın gasp edilmesidir.


Konunun hukuksal boyutunu bir kenara bırakalım ve bu konunun, yazının başında değindiğim bilge yöneticilerin neden bizim sistemimizden çıkmadığına cevap vermesiyle yetinelim. Böyle bir sistemden bilge yöneticiler çıkmasını beklemek abesle iştigal olacaktır. Ama böyle bir sistemle seçilmek hiç de zor olmayacaktır. Ne de olsa 26 bin kişiye yatırım yapmak, onların gönlünü almak, belki de onları kandırmak, 105 bin kişinin gönlünü almaktan daha kolay olacaktır.


 

668330cookie-checkBu sandıktan adalet çıkar mı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.