“Özel” ise, kavram ya da sözcüklerin arkasına eklendiğinde bir aidiyeti vurgular. Örneğin “Hizmete Özel” yazıyorsa bir kitabın kapağında, bu, o hizmetle , o yapılması gereken görevle ilgililerin okuyabileceği kitap demektir. Yani onlara aittir.Ya da bir bölümün, yahut bölgenin girişine bir yafta olarak konuluyorsa”özel”, bu en azından o bölüme ve bölgeye herkesin giremeyeceğini, o bölüm ve bölgeyi önüne gelenin kendi kişisel çıkarları için kullanamayacağı anlamına gelir.
Gerçi, Genelkurmay’daki KOZMİK oda, yargıyı kendine bağlayan iktidarın “Özel Yetkili Mahkeme” savcısı eliyle ve de keyfine uygun olarak tarümar ettiği biliniyor ve fakat, ele geçirdiği askeri sırları içeren belgeleri nasıl , nerede kullandığı bilinmiyor…yahut SİT alanları kişisel çıkarlar için hergün yeniden alt üst ediliyor. Ama yine de “Özel” in, yasal açıdan dokunulmazlığı yürürlüktedir hala…”Bundan sonra ne işe yarayacaksa! “
“Genelkurmay’a Özel” dediğimiz şey, belki de bu cümlelerde kimlik bulabilen yalama yapmış bir öznedir. Örneğin Necdet Özel, bir Orgeneral ve Genelkurmay Başkanıdır. Ama, onu imaj açısından Bayar-Menderes ekibinin gerici ve karanlık rejimindeki son genelkurmay başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun’ un yanına koyabilir ve de itaatte kusur işlemeyen ikinci büyük genekurmay başkanı sayabilirsiniz!
Bir kere Sayın Özel’in genelkurmay başkanlığına yükselişi bir soru işaretidir! Bir dönem Türk Silahlı Kuvvetlerini yöneten 5 en üst komutandan Genelkurkay başkanı Işık koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava kuvvetleri komutanı Hasan Aksay…yani 5 en üst komunandan dördü – üstelik hepsinin komutanı da olan devrin Genelkurmay başkanı da içlerinde – iktidarın TSK’ya takındığı tavrı bir biçimde protesto ederek istifa etmişler, ama Jandarma Kuvvetleri komutanı Necdet Özel istifa etmemiş! Düşünülsün ki, iktidar TSK’yı tasfiye harekatın girişsin ve her kuvvetten orduyu boşaltacak kadar generalinden subaylarına kadar hemen herkesi toplayıp uyduruk delillerle içeri tıksın ve üst komutanlar bunu kendilerine en azından hakaret saysın da, bir O saymasın! Burada sayın Özel adına bir yamukluk yok mu? Dahası istifalar arkasından kendisi Genelkurmay başkanı ilan edilmiş!
Bu, ne anlama geliyor?
Haydi bunların hepsini bir saniyeliğine unuttuk diyelim. Peki, 30 Ağustos Zafer Bayramı ne oldu? Bayram’ı, Zaferi kazanan Atatürk Cumhurbaşkanlığı sırasında bile, Genelkurmay’da kutladığı ve bu gelenek bugüne kadar sürdüğü halde, şimdi Özel Paşa döneminde nasıl oluyor da bu ZAFER Abdullah Gül’ün şahsına kamanço ediliyor?
Sonra ulusal bayramlar hakkında çıkarılan yönetmelik nenin nesidir? Özel paşa başbakanla iştişare edecek ve ulusal bayramlar halkın elinden alınarak kuşa çevrilecek! Bu hakkı kim kime verebilir ki?
Sonra Kuleli, Bursa Işıklar, İzmir Maltepe Askeri Liselerini, Tuzla Piyade Okulu ile Narlıdere İstihkam Okulunu, binaları ve müştemilatlarıyla birlikte satışa koymuşlar. Bu da Paşa’nın başbakanla görüştükten sonra yürürlüğe girmiş. Gazeteden okudum. Ama bunu onaylayacak vicdan sahibi birini bulamıyorum.
Ve bir de gazetelerde fotoğrafını gördüm Özel Paşa’nın. Resmi resepsiyonlardan birinde Ana Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na sırtını dönüp başbakanıyla konuşuyordu. Kuleli’yi, Harbiye’yi , sınıf okullarını bitirip subay olmuş biriyim. Bu okullarda ve bütün yaşamım boyunca – askeriyede, sivilde – nezaket kuralının böylesini görmedim, bilmiyorum.
Ayrıca Özel Paşa, TSK’ya bağlılık duyup düşürüldüğü bu duruma üzülen yurtseverlerin yapıcı eleştirilerine de haşin bakıyor. Bunu da İstanbul Baro başkanı sayın Ümit Kocasakal ile Cumhuriyet Yazarı Bekir Coşkun’dan okudum.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın , aldığı emir gereği, Suriye’ye savaş açmak için kollarını sıvadığı artık bir sır değil. Ve Necdet Özel Paşa büyük bir itaatle “göreve hazırım” selamını çakmış bile! Kimbilir…
Aklıma eski Orgeneral Rüştü Erdelhup geliyor hep;
GENELKURMAY’A ÖZEL…
