Kırık bir pantolon hikayesi

Ellerini yüzüme koy!
Bir şehri ikiye keser gibi kaysın
yüzüm parmaklarının arasından…
Sureti aslından keskin insan;
senden başka kimseyi,

Gözlerin…
iki bakla bir sofa…
ismim yankılansa…koşar gelirdim.
Yalnızlıktan da anlarım halbuki,
yalnız olduğunu bilseydim.
Bir daha hiç bir zaman,
hiç bir şey aynı olmayacak madem…
Bundan böyle
bütün pantolonlar
ütüsüz kalsın..

Erken başladı bu mevsim
yağmurlar yüzümde.
Benim de bir bedduam olacaksa naçizane;
Üşüyen koluna,
aşkın bir faydası dokunmasın
benden sonra…
Hadi diyelim ki attan arpayı,
kuştan suyu esirgedin…
Ne demeye beni sevmeye geldin?
İnsan insana hayat bilgisi de
niye bana gelince fransız dili ve edebiyatı?
Habire logaritmik sorular içeren onca bakış?
Çarpa çarpa bölünmüş bir yalnızlığın,
bunca zahmeti niyedir kare köküne?
Buna rağmen bütün pantolonlar
ütülenmeye layıkdır.
Bir zaman gelecek
kimlik bilgilerimiz
küt diye silinecek.
Ve canım o vakit,
canına benden başka
kim çare?…
Sen ütüsüz pantolonları dert etme,
sen pantolonların yükünü
tek başına çekme.
Yağmur yağınca
biraz toprak kokar
serinleriz…

ikimiz de yağmuru
oldum olası
severiz…
Koy şu lanet parmağı
yüzüme…
Pantolonlar acıtmıyor.
[email protected]

1604610cookie-checkKırık bir pantolon hikayesi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.