Kırmızıyla plakalanmak…

Onore olmayı isteyenlerden bazıları da muhalefetten milletvekilleri…

Mesela, 06 TBMM 03 plakası sayesinde Kahramanmaraş milletvekili olmadığı da belli olacak böylelikle. Maksat, millet kendisine kim vekalet ediyor bilsin? Böylelikle trafikte önleri açılacakmış. Elbirliği ile ülkenin önünü o kadar güzel açtılar ki, bu kadarcık da ayrıcalıkları olsun artık… Araba kapılarına ayakta asılan korumalar eşliğindeki eskortlar yeterince belirleyici değil zahir.

Yalnız konunun başka bir boyutu var. Artık gizlenemeyecekler. Millet gördüğü yerde arabanın camını tıklatıp soracak. “ Seni oraya seçtim, benim için ne yaptın Allah aşkına? Ülke için ne yaptın, güdümlü parmak kaldırmaktan başka ?“ Kırmızı plakalarla kırmızıda geçtikleri zaman imamın yaptığını cemaat de yapacak. Bir de milletvekillerinin bakanlarla karıştırılması söz konusu olacak ki, o zaman ben bakanlara yeşil plaka verilmesini öneririm.

Aslında demokratik açılımın dümen suyundaki memlekette en demokratik işlem, milletvekillerine, orada millet adına oturduklarını saat başı hatırlatmak olmalı. Bunun için de ceylan derisi koltuklarında bacak bacak üstüne attıkları, ya da uyudukları anda, yürüyen bir yazı geçmeli teknolojik sıralardan kırmızı kırmızı ve şöyle yazmalı. “ Siz milletin vekili olarak buradasınız. Millet sizin aslınızdır, vekilliğinizi bilin. “

Ya da koltuklarında yalan makinesi gibi bir sistem olmalı, aslında içinden inanmadığı bir karara, sırf başkanı “parmak kaldır“ dedi diye kaldıranların sıralarından “zooort“ diye bir ses gelmeli. İçi boş demokrasi havariliğinin yapıldığı ortamlarda, gerçek iradenin meclise yansıması için, bu gaz sesi belirleyici olmalı.

Geçiş üstünlüğü istiyorlar ama , milletin önüne geçerek milletin önünü açamazlar, açılım için zihinsel açılımlar lazım. Trafikte geçiş önceliği isteği veya park ederken öncelik hakkı talebi, ayrı bir sınıf yaratma trafiğinin keşmekeş halidir. Diyelim benim halkımın bir ferdi Murat arabasıyla bulduğu park yerine tam girmek üzere iken, siyah Mercedes’i ile vekil abi zooort ettiğinde o park yeri onun mu olacak. O zaman bu demokrasi şartlarında ben de gidip onun ceylan derili koltuğuna oturabilir miyim? Vekilime dokunulamıyorsa bana niye dokunulabiliyor? Bu bana çok dokunuyor.

Fi tarihinde mecliste konuşma yapan bir vekil amca, konuşmasında “ Bu meclisin yarısı hırsızdır” demiş. Hemen gocunanlardan tepkiler yükselmiş ve sözünü geri almasını istemişler. Amca kibar, çıkmış kürsüye, “ Özür dilerim” demiş, “ sözümü geri alıyorum, bu meclisin yarısı hırsız değildir.” Bence bu meclisin bir kısmı kırmızı plakayı kendisine yakıştırmayacaktır.

Kırmızı plaka alarak onurlandırılmaktan medet uman vekillerimiz, güzel bir iş çıkartarak onurlanmayı niye akıl edemezler bilinmez. İlla vekil olduğunu başkalarına gösterip, ayrı bir sınıf muamelesi görmesi mi gerekmektedir? Pozitif ayrımcılık adına, milletin sinirine dokundukları halde, dokunulmaz olmaları kadar saçma bir şekilcilik kompleksinden başka bir şey değil bu.
Bir kanun tasarısı hazırla mesela, de ki, “ deniz fenerivari açılımlarda iç edilen para miktarı kadarlık bir fon, benim işçime ve memuruma verilecek ekstra zam tutarına tekabül edecektir “, al sana onur, al sana fırsat eşitliği, al sana demokrasi!!! Mesela de ki, “ Siirt’i beğenmeyip, ikinci seçilişinde İstanbul milletvekili olabilen bir Başbakan’ın doğu sevgisi, kaim zaviyeli bir müsellesin mesahe-i sahtiyesine müsavi olmalıdır“. Kimse anlamasa da millet için birşeyler yaptığını sanırlar.

Millete karşı sorumlu olan Meclis’in yeni başkanının ilk icraatı vekillerinin konumlarını iyileştirmek oldu. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin vekilini 12 m2lik odaya tıkarsan elbette ki yaratıcılığı ölür, şimdi 42 m2 oda ve milletin cebinden 3 yardımcı personel vereceklermiş, bakın görün nasıl yaratıcılık fışkıracak odalardan. Kırmızı plakasının tozunu her sabah alacak olan benim vekilim, “ heyyt be! “ diyecek, “ işte benim milletten farkım, herkes beyaz fona siyah, adi plakalarla geziyor, ben ne ayrıcalıklı bir adamım ki, yüzüm kızarmıyor ama plakam kızardı…” Sanki milletvekili olmak çok onore edici birşeymiş gibi bir de bunu belirlemeye çabalamak nasıl bir zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyet bizi yönetmeye liyakatli midir? Kırmızı plaka yerine keşke arabalarının arkasına yazdırsalardı. “ Ben vekilleriyim, allah milletimden razı olsun. “

Maaşlarına boş zamanlarında oybirliği ile zam yaparken emekli aylığına 5 TL zam yapan, vurulan vurgunları ortaya çıkarsa, memleketin bütün işsizlerine işsizlik sigortası fonu oluşturacak kadar önemli bir kaçağı sorgulayamayan, memleketin bölünmesine dahi sesini çıkaramayacak basiretsizlikte, ne yapsa dokunamayacağın. dokundun mu bin ah işiteceğin bu kifayetsiz muhterislik maddi anlamda doyuma erişmiş olmalı ki, şimdi itibari şekilciliklerle tatmin olma aşamasına terfi etmiş durumdalar kendileri…

Oysa atla bisikletine git meclisin önünde bağla, hem spor olur, hem beynine oksijen gider, hem ayrıcalıklı, muteber bir adam olursun. Milletin yürüyor, ya da belediye otobüsünde konserve kutusuna konmuş gibi işe gidip geliyor, sen de öyle yap, o zaman anlaşılsın o milletten olduğun. İlle tahtarevanla gitmek ağır bir kompleks aslında. Şimdi, seçildikleri memleketlerinde kırmızı plaka ile dolaşırlarken nasıl gururlanacaklar ve köy meralarında toplanmış kırmızı damgalı büyükbaş davarların yanından geçerken nasıl zortlayacaklar kimbilir?

Bir de şunu merak ediyorum. Acaba vekillerimiz meclisin kafeteryalarında sigara içiyorlar mı? Halkın sağlığı ile oynarlarken, milletin sağlığı için çıkardıkları bu en önemli ! kanunlarına riayet ediyorlar mı? Zabıta girip orayı da kontrol ediyor mu? Yakalarsa 69 TL ceza kesiyor mu?

Demokrasi kelimesinin içinin iyice boşaltıldığı bir ortamda, halkın tahammül gücünün kırmızı çizgilerinin, kırmızı plakalarla biraz daha zorlanması, bu meclisin yarısından fazlasına yakışır mı? Yakışır…

İşte millet bütünlüğü sağlamak adına memleketi bölmek de böyle birşey…

741690cookie-checkKırmızıyla plakalanmak…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.