Ocak denilince

Noel tatilinde Türkiye’deydim… Noel tatillerinde herkesin ailesiyle zaman geçirmesi hoş bir gelenek. İngiltere’de yaşayan etnik toplum üyelerine ya da ailesinin yarısı binlerce kilometre uzakta olanlara Noel’in hüzün verdiğini düşünürüm hep.

İstanbul’a 4 ay önce gitmeme karşın, konu komşuyu biraz daha yoksullaşmış buldum. Orta sınıftan bir başka arkadaşım “Valla bizim konu komşu maşşallah iyiydi” dedi. Benim sözüm ortanın altına… Memlekette çalışan ya da işsiz kesim gözle görülür biçimde daha da yoksullaşıyor…

***

İstanbul’da Açık Gazete Fasıl Gecesi düzenledik. Geceye felsefeci Afşar Timuçin Hoca başta olmak üzere bazı yazarlarımız geldi. Gecede fasıla rağmen “N’olacak bu memleketin hali?” de konuşuldu… AKP iktidarının kendisi gibi düşünmeyenlere baskısı ve ekonomik büyümenin aslı astarı, en renkli konulardandı.

Gazeteci ve ekonomist arkadaşlarım İngiltere’de yayınlanan ulusal gazeelerdeki Türkiye ekonomisi yorumlarına benzer şeyler söylediler. Uzman görüşlerine göre; öncelikle Türkiye ekonomisi krize açık bir konumda. Avrupa’daki krizden kendisini yalıtması mümkün değil. Siz borçla evinize yeni mobilya alıp, bahçenize kümes yaptırabilirsiniz. Sonra “evi büyüttük” diye böbürlenemezsiniz. Borçlarınızı ödediğiniz zaman gerçek anlamda büyümüş sayılırsınız. İşte memleketteki bütçe açığı, borç yükü ve ithalat-ihracattaki eksiden iki kelam etmeden edilen “büyüme” lafları kof…

***

Ocak ayı bana elif diye yağan karı anımsatır. Bir de 24 Ocak’ı…

Eskiden Başbakan Süleyman Demirel’in müsteşarı Turgut Özal’ın 1980’de uygulamaya koyduğu “24 Ocak Kararları” akla gelirdi. Bu kararlar dış ticarette yerli sermayeyi koruyan (ithal ikameci) Türkiye ekonomisini değiştirerek yeni dünya düzenine entegre etme planıydı. Bu kararlarla emek Uzak Doğu’dan daha da ucuzlatılacaktı. Yabancı sermaye ülkeye çekilecek ve uluslararası sermayenin isteğine göre üretim yapılacaktı. İyi hoş ama örgütlü emek ve demokratik kurumlar buna izin vermezdi? Grevler ülke çapında yayılmıştı zaten… İşte 24 Ocak için aynı yıl 12 Eylül yapıldı…

Belleklerde anti-demokratik uygulamaları, işkenceleri, katliamları, sürgünleri ve idamlarıyla kalan 12 Eylül darbe yönetimi, 24 Ocak’ı vahşice uyguladı… Bu döneme karşı çıkanlar yok edildi, sürüldü ya da sindirildi… Yaratılan boşluğu da AKP’yi yaratan Milli Görüş’cüler doldurdu…

Günümüzde, 12 Eylül darbesinin mimarlarından sağ kalan Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın sanık sandelyesine oturtulma haberleri bana göre bir tiyatro… 12 Eylül dönemi bütünüyle yargılanmalı. 12 Eylül’ün siyasi ve ekonomik olarak palazlandırdıkları da hesap vermeli.

1993’den sonra ise “24 Ocak” denildiğinde Uğur Mumcu’nun katledilişi akla gelir oldu. Genç kuşak belki hatırlamaz Mumcu cesur bir köşe yazarıydı. Devletin ve çetelerin karanlık ilişkilerini korkmadan yazıyordu. Batıdaki demokrasiyi, şeffaflığı ve yurttaş haklarını istiyordu. Mumcu’nun katilleri bulunmadı. Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar Mumcu’nun eşine söylediği “Bir tuğlayı çekersek duvar üstümüze yıkılır” sözü belleklere kazındı. Mumcu’dan sonra pek çok aydın katledildi. 24 Ocak Uğur Mumcu ve Aydınları Anma Günü olarak anılmaya başlandı…

24 Ocak Kararları’ndan 1993’deki 24 Ocak Uğur Mumcu ve Aydınları Anma Günü’ne ve 19 Ocak 2007’de gazeteci Hrant Dink suikastına uzanan yolda aktörler hep aynı… Kendisi gibi düşünmeyenleri yok ederek, sürerek ve sindirerek memleketi şekillendirmeye çalışıyorlar…

***

Rauf Denktaş gücünü uzun soluklu ve sıcak mücadeleden alan bir liderdi. Bir tarih sonrasında yaptıkları ve yapamadıkları daha net görülecektir…

Rum Kesimi’ndeki bazı basının Denktaş’ın ölümüne ilişkin çirkin yazılarını anlamakta güçlük çektim doğrusu. Bir halk yastayken hakarete varan tanımlamalar ancak o sözlerin sahiplerini küçültür.

Güney Kıbrıs’ta sağ duyulu siyasiler de var… Kıbrıs Rum yönetimi lideri ve Komunist Partisi Başkanı Dimitris Hristofyas halkına Denktaş’ın vefatı nedeniyle üzüntü yaşayan Kıbrıslı Türklerin duygularına saygı göstermeye çağırdı. “Hristofyas’a teşekkür etmeli…” diye düşünüyorum.

1083500cookie-checkOcak denilince
Önceki haberSavunma hakkı size de lazım
Sonraki haber“Kıbrıs sadece Denktaş’a indirgenmemeli”
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.