Vaka 2002, bu hukukun dizaynı 2005…
Yaş 13… Nerde gelişmişlik? Hangi serbest irade? Neyin rızası?
Kılıf, hukuk tekniği !
Sonuç, adalete kazınan güvensizlik çentiği…
Ve bu içtihatla kurulan bir toplum etiği!
Hrant’ı öldüren kazık kadar katili çocuk diye idare eden,
ama baklava çalan 15’lik çocukları işkenceden geçirip, yıllarca içerde yatıran teknik…
O zaman insanlık mühendisliği diye de bir dal olmalı teknik olarak… Hukuktan muaf… tutunulabilecek…Yeniden inşa edebilecek sistemi…
Kendi kendini sorgulayıp, kendi rızasıyla, kendini utançtan yerin dibine gömülmeye mahkum edebilecek,
vicdanının rahatsızlığından ötürü acı çekmemek için, hukuk ya da siyaset hayatının eleğini çürük duvarına asabilecek,
tecavüzcüleri kollayıp, tecavüzü teşvik ettiği için kendi çocuklarından utanabilecek…
Bir ahlak mühendisliği gerek… Bir vicdan mimarlığı…
inşa ettikleri çökmeyecek,
mazlumun kafasına çökmeyecek…
otoriteye diz çökmeyecek…
dayatılmış mağdurların gölgesinden arınıp, mağduriyete dayanak olabilecek…
Ar mühendisliği lazım Dünya’ya, sistem bezirganlığı değil… Yoksa zaten günde üç buçuk milyon ton insan dışkısı istihsali var gezegende… zaten bombok durumda her şey… Bir dünya dünyalık yaptılar, dünya malında gözü olmayanlar! çeşitli tekniklerle, hakkımıza, hukukumuza topluca tecavüz ederek…
Erdem mühendisliği lazım egemenlere… içinde hukuk olan, vicdanla muhakeme edebilen, arı, saf, duru… tadil edilmiş, adil… hakka hukuka tecavüz etmeyen…
Ki bugünlerimize bir kız çocuğu misali tecavüz edip, yarınlarımızı cebren yapanlar, böylelikle insanlığı da müptezel yapmasınlar, teknik yollardan… nesillere sirayet etmesin hukuksuzluk, genetik kodlara işlenmesin şuursuzluk…
yarınlarımızı bu teknik bilgilerle şaapamasınlar diye…
bağrımızı da hukukları misali deldikleri gibi,
ve kamu vicdanının kızlığını bozdukları gibi…
halkı da çocuk sanıp, alimallah… kendi rızasıyla ……….. aman ha! çökertmesinler ıssıza…
Ne demiştik? Gelişmişlik yetisiyle ve serbest irade ile verilen karara “ rıza “ denir…
Ya bu halk kendi rızasıyla razı olduysa bu sisteme… gelişmiş ve serbest olmasa da…
Makam koltukları altın da olsa herkesin oturduğu yer kendi kıçının üstüdür ya!
O zaman bu halk da oturabilmeli kıçüstü… Ve sorabilmeli…
Uğranılan tecavüzler bir rıza ürünü mü? Kafalardaki arızanın cürümü mü?
