Ey lay lay lomcular, ya gemi batarsa

Ey lay lay lomcular, ya gemi batarsa, ne b.. yersiniz siz?
Eyy, siz “ En büyük Show”’cular, eyy siz “Yetenek sizsiniz”’ciler, ey ucuz magazin programları, sulu futbol geyikçileri; Satılmış medyanın bokyedibaşıları,
Utanmıyor musunuz şen şakrak, gülüş ahenk, sulu zırtlak programlar yapmaya? Ülke kan ağlarken, yandaş medya sermayesinin uşaklığını sürdürmeye? Hiçbir şekilde eğlenmeyi hak etmeyen bu milleti, zıpırlıklarınızla eğlendirmeye sıkılmıyor musunuz? Vicdanınız nasıl el veriyor kah kah, kih kih ekranlarda boy göstermeye? Yıkılası boyununuzu gösterip, koyununuzu gütmeye… koyununuzu gösterip, oyununuzu sergilemeye…
Ey millet kılıklı illet kısmı; siz utanmıyor musunuz, oyunuzu devşirip, soyunuzu satmaya? Bu zibidileri seyredip, orda her gün onlarca şehit verilirken, göğsünü vatanına siper etmiş yüzlerce vatan aydınının hayatı tek tek söndürülürken, orda ülke göz göre göre Sevr gibi parsellenirken, dünyadan bi haber halde, bu duyarsız adam müsveddelerinin, bu popülist topların, sizin sırtınızdan servet üstüne servet yapmak uğruna, ülke gerçeklerinden muaf sorumsuzluklar sergilemelerine, çekirdek çitletip seyirci kalırken, tüm zevzekliğinizle bu uykuluklara ortak olmaktan yüzünüz kızarmıyor mu? Zulme peşkeş çekicilerin, zalime hizmet eden yağdanlıkların, bu kansız uşakların lay lay lomcu pespayeliklerine odundan yontma baston olmaya, farkında bile olmadan, ülkenin bütünlüğünü bozan işbirlikçi değirmenin çarkını sulamaya, kültür tarlalarımıza musallat olan keneleri yüreklendirmeye utanmıyor musunuz?
Siz, hasılatıyla total işsizliğe fon teşkil edebilecek gece kulüplerinde, açları doyurabilecek sosyete kültüründen muaf sığ sosyete partilerinde, ebelerinin bir yerlerinde, kendi gerilerine bakarak gülüp eğlenen, şıkır şıkır oynayan, erdeme mugayyir çarpıklıklar taa içlerine sinen, zora gelince de şak diye köşesine sinen, halktan ve acı gerçeklerden kopuk, kopukoğlu kopuk, yeni sınıf atlamış üst sınıflar!!!
Utanmıyor musunuz kendinizden? Nasıl içinize siniyor bunca acının, bunca yoksulluğun yaşandığı bir ülkede, her şeyi satılmış, uydulaştırılmış, küresel senaryonun savaş sahnesi edilmiş bir memlekette, altınızda kimbilir hangi yandaşlıktan edindiğiniz, hangi kıçı yaladığınız için bindirildiğiniz tahterevanlarınızla gecelerine akmak, bu şirazesinden kaçmış, endazesi üç paralık ortamın?
Ve siz, ilkesiz, sevgisiz, duyarsız, kişiliksiz, satılık yığınlar. Biliyor musunuz? Siz saman yığını bile değilsiniz. Size ot desek, tabiat küser, yeşile hakaret olur, size taş desek, taşeron çağrışır. Siz eyy sosyal demokrat havalarda aydın geçinen işbirlikçiler, sanal alemlerin kof alemcileri, rakı masalarında erdemi meze eden ispirtocu kılıklı ego düşkünleri; Çektirip gideceğinize hizmetinde olduğunuz taşeron ruhban sınıfının yolundan, ayran budalası gibi hayran olduğunuz sahte cennetli diyarlara ve suni gübre olacağınıza boy boy hıyarlara,
Ne işiniz var sizin, Yunus’un, Mevlana’nın, Hacı Bektaş’ın, Şems’in, Neyzen Tevfik’in, Şair Eşref’in, Nazım’ın, Ahmet Arif’in, Deniz Gezmiş’in, Atatürk’ün topraklarında? Ne hakla işgal ediyor ve mürşidlerinize işgal ettiriyorsunuz size ait olmayan bu coğrafyayı? Neyin karşılığında trübünden seyrediyorsunuz büyük müzayedeyi? Nedendir kabullenişleriniz danışıklı ihalelerini yıkımın? Tepkisizlikleriniz niyedir? Niye gömüldünüz sessizliğe? Din havarisi kılığına girenler? Dini kullanıp dinimi ucuzlatan dinsizler; Gemi batarken, tırmanmaya çalışanlar üst güvertelere. Tren şarktaki bir gaibe giderken, garbın afakına koştuğunu sanıp yerlerinde sayan dallamalar;
Siz nereden türediniz be? Hangi at sineklerinin ülkemize erkarne edilmiş andro it klonlarısınız siz? Ruhunuz nerde sizin? Bu kaptansız gemi hala yüzerken, kendi şuursuz tüketiminizin çarkına kapılıp, sahibiniz çarkçıbaşılarınızın bulanık dümen sularında tüketilene kadar… süprüntülerle beslenen artıkçı çımacılar gibi, büyük balığın pislikleriyle beslenen besleme amipler gibi, batan geminin mallarını yağmalayan arsız, hırsız sürüngenler gibi, yiyin yiyebildiğiniz kadar…
Tıkının, bu iştah sizin, bu boş meydan sizin. Eğlenin, bu ortam sizin. Oynayın oynayabildiğiniz kadar, bu sahne sizin… Oynayın deliğe süpürülene kadar… Oynaklar sizi…
Bize yaslanmayın, yasımız var bizim…

761860cookie-checkEy lay lay lomcular, ya gemi batarsa

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.