Mahmut Şenol, Kutup ayılarına rağmen oradaydı

Gazete fıkrasına sokak fıkrası katmak, pek işime gelmez; bilirim, tadı bozulur.
Fıkra var fıkracık var!
Bizim yazdığımız gazete yazısıdır ve adına FIKRA denir.
İşte bu sefer yazacağım fıkrama, bir argo fıkrayla başlanacaktır.

***

Bir adamın ensesi cascavlak ve koskocamanmış, mahallede bu enseye şaplak indirmek isteyen çokmuş, lakin herifin heybetinden ürkenler bu hevesten vaz geçermiş.
Sonunda mahalle fukarası birini bulmuşlar, eline üç kuruş tutuşturup ‘Haydi git, şunun ensesine bir şaplak indir!’ demişler.
Paranın yüzü sıcaktır, adamcağız dayak yiyeceğini bile bile gidip şaplağı atmış, köteği yemiş. Ardından tekrar para vermiş onu seyredenler, ‘Haydi bir daha şaplak at!’ diye.
Bir, iki, üç derken…
Enseye her tokat inişinde fakir dayağı yiyor, aşağı oturuyormuş.
Sonunda ensesi kalın herif, zavallı pire gibi olan adamı yakasından yakalayıp, ‘Ulen, canına mı susadın, nedir benim ensemle derdin?’ diye soracağı tutmuş.
Fakir bu ya, ağzı burnu dağılmış vaziyette, ‘Vallahi ağam, sen de bu ense, ben de bu yoksulluk oldukça sen benden daha çok şaplak, ben de senden çok kötek yerim!’ demiş.

Pek gülünecek bir şey yok, bunda, üstelik rahatsız edici fıkra…
Ben zaten hiç gülmedim!

***

Kuzey Kutbu’yla ilgili Açık Gazete’deki yazı ve haberlerin sayısı, enseye şaplak meseline döndü. Biz de güya yazımıza giriş yapacaktık, yüzümüze gözümüze bulaştırdık.
Kanada, Rusya, ABD ve Danimarka’nın kıta sahanlığı üzerinde komşuluk yaptığı, fakat uluslararası anlaşmalara göre yabancı ülke deniz taşımacılığına dair hükümlerin de geçerli olduğu Kuzey Kutbu Kanalı her geçen gün önemini artırıp gündemi işgal ediyor.
Dünya Enlemlerinin ortalık yerinde, Kuzey Yarımkürenin 45 ve 30 derece paralelleri arasında hava başka telden çalıyor.
Siyasî sıcaklığın farklı yerden esmesi nedeniyle, Türkiye başta olmak üzere, bu enlemler arasında kalan birçok ülkede kamuoyunun, bırakınız değerlendirmeyi, haberi dahi bulunulmayan mevzu, az evvel adını zikrettiğimiz ülkelerde ciddi şekilde gündemi işgal ediyor.
Kuzey Amerika basını bu yönde bayrağı taşıyandır.
Geçtiğimiz ay, 2013 yılının son günlerinde, bir gövde gösterisi yapmak istediği çok bâriz görünen Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait dev bir şilep, Kanada’nın buzkıran kılavuz gemisini kiralayıp önüne katarak Kuzey Kutbu kanalını geçti ve Atlantik Okyanusu’na ulaştı.
Güzergâhı Çin Denizi-Pasifik Okyanusu-Alaska/Bering Boğazı-Kutuplar ve Atlantik-Avrupa limanları idi.
Çin’e ait dev şilep Orta Amerika’daki Panama geçişine itibar etmemiş, nedense Kutup yolunu tercih etmişti.
Nedeni bizce açıktır.

Çin, Kuzey Kutbu’ndaki satranç tahtasına atını sürmüş, fil ve kalesiyle Şah’ı sıkıntıya sokmak istemiştir.
Kutup’ta Şah’ın kim olduğu ise tam olarak belli değildir.
Rusya, Putin’in otokratik yönetimi altında iddiasını sürdürmekte, K.Kutbu’nun Ruslara ait olduğunu ileri sürmektedir.
Putin’in 2007 yılında bizzat denizaltı kaptanı rütbesiyle kumanda ettiği Chillingarov denizaltısının 4 bin metre derine dalıp titanyumdan yapılma Rus bayrağını Kutup tabanına diktiği unutulmasın. Bunu, hâlen Ruslar, Kanada ve ABD’li, Danimarkalı muhatapların başına kakmaktadır.
Danimarka’nın Grönland ve takım adaların sahibi olmaklığı K.Kutbu’ndaki Şah adedini artırıyor.
Fakat Danimarka, Avrupa Birliği’ndeki itiş kakış nedeniyle soluk alamaz olduğundan, Grönland’ı şimdilik görecek durumda bulunmuyor; piyon-piyade durumundadır.
Fakat unutulmaması gerekir ki, ummadık taş baş yarabilir, altında dünyanın gazı, tuzu, petrolü, kömürü bulunan buzdağı gibi bir kocaman Grönland birden Danimarka’yı dünyanın lideri durumuna, ileride sokabilir.
Aslına bakılırsa, Rusya’nın şimdilik deniz yüzeyindeki gidiş gelişle pek ilgisi yoktur; onlar daha ziyade deniz tabanındaki madenler, petrol, vs. ile ilgilidir.
Kutuba kıyı sahili en çok olan Kanada’nın on bin askerden oluşan kutup özel birliği, elbette buraların tek egemeni gibidir. Ne ki Kanada askeri, orada, trafik polisine dönmüştür.
Hasılı, Kanada, Osmanlı’nın sınır boylarına koyduğu derbent kasabalar gibi sadece gelen gideni kontrol edip rapor etmekten başka bir şey yapıyor değildir.
Zira arkasında büyük ağabey ABD vardır ve henüz Amerika, Kutup savaşında son sözü söylemeyip, satranç tahtasındaki hamleleri görmeyi istemektedir.
İşte tam Şah-Mat denileceği sıra Çin, fermuarı açık unutulmuş pantolunun aralığından dışarıya sarkmış gömlek ucu gibi birden kendisini göstermiştir.
Çin’in bu hamlesi, aslına bakılırsa, hem kendisinin ve hem Avrupa’nın ve dolayısıyla dünya ticaretinin lehinedir.
2013 yılında, Kanada buzkıranları ve askerleri gözetiminde Kutup boğazlarından geçen gemiler, dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 25’ini Asya’dan Avrupa’ya taşımıştır.
Maliyetleri düşüren bir yolculuktur bu…
Panama Kanalı geçişinin pabucu dama atılmıştır.
Bu yıl Kutup bölgesinden Çin, Japonya ve Kore’ye ait toplam 431 dev şilebin geçmesi bekleniyor; denizcilik şartnameleriyle önceden başvuru yapılmıştır.
Bu sayı artış gösterdikçe Kanada’nın rolü büyüyecek, ABD bu işe kızacak, Rusya benim de payım var diyecektir.
Biri yakalamış, öbürü temizlemiş, beriki pişirmiş, sonraki yemiş, en sonuncusu hani bana hani bana demiş…
Kutupların dört kafadarı, işte bu durumdadır.
Üşenmez de dünya haritasının bu bölgesine bakarsanız, 4 bilinmeyenli cebir denkleminin enlem ve boylamlarını görür, bizim fıkramıza da aferin verirsiniz.
Yakın tarihte yaşanmış Mısır’ın Şüveyş Kanalı gibi bir uluslararası sıkıntının buralarda uç verdiği gözlenirken, öte yandan bölgenin vahşi tabiatını korumaya yönelik hatta küresel ısınmanın ilk işaretlerine ait bulguların buralarda görülmesiyle, Kuzey Kutbu, sanıyoruz ki önümüzdeki yılların haber başlıkları arasında sık sık görülecektir.
En azından Kuzey Kutbu’na yakın yerlerde dolaşan, Açık Gazete’nin muhabiri, Mahmut Şenol’un dikkati orada olacaktır.
Bizden haber vermesi…

____________________

Mahmut Şenol, 05.01.2014
[email protected]

1593260cookie-checkMahmut Şenol, Kutup ayılarına rağmen oradaydı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.