Mülkiyet hırsızlıktır

Her şey, Kanada’nın Alaska sınırına yakın bir bölgede yüzyıllardır yaşamakta olan Nisga’a ¨kızılderili¨ yerlisine ait kalkınma projesinin İngiliz Kolumbiyası-British Columbia Eyaleti tarafından gündeme alınmasıyla başladı.
Aslına bakılırsa, Nisga’a halkının, gelin bizi kalkındırın, buna çok ihtiyacımız var dediği vâki değildir. Onlar kendi hâlinde yaşayıp gidiyordu.
Ama global kapitalizm dünyanın hiçbir yerinde borçlanmamış insan görmek istemediğinden oraya da el attı.
İngiliz Kolumbiyasıhükümeti ¨N’apsak da şu yerli ahaliye ekonomik zenginliğimizi aktarsak, vah vah zavallılar orman içinde öyle yaşıyor¨ diye düşünmeye başlayınca, olanlar oldu.
Sinoplu Diyojen gibi ¨Gölge etme başka ihsan istemem!¨ demekte bulunan, bugün sayıları 6 bine inmiş yerlilerin önüne medeniyet adına kapitalist projeler böylece sunuldu.
Kışları sert geçen, lakin dünya cenneti gibi bir yerde kendi hâllerinde olup ve bugüne kadar yüzyıllardır barış içinde yaşayıp, tencerede pişirip kapağında yiyen bu insanların aklına para-kâr-emek sömürüsü-kapitalist birikim gibi lakırdılar sokuldu, karşılığında iflas-icraa-borçlar-cezaevi-hatta intihar gibi diğer fena şeyler de gösterildi.
Nisga’a yerlileri, iki bin kilometrekarelik bir alanda yaşıyordu.
Her tarafı kapitalizm tarafından çevrilmiş bu bâkir alanda daha fazla bekâreti korumaya pek ihtimal kalmamıştı ve namusu teslim etmeye karar verdiler.
Hemen bankalar devreye girdi, kredi açmaya hazırdılar; yok yok, merak edilmesindi, o kadar yüksek faiz uygulamıyacaklardı.
Yüksek oranlı ve fahiş faizler sonraya bırakıldı…
Kanada’nın ve dahi ABD’nin meşhur bankaları derhal kredi musluklarını buraya akıtmaya hazır görünüyordu.
Zira bölge sadece ormancılık, avcılık, tarım ve balıkçılık açısından değil yeraltı kaynakları, bilhassa doğal gaz bakımından iştah uyandırmaktaydı. Pasifik Okyanusu’na olan geniş sahilleri bile bu iştaha yetiyor, artıyordu.
Nisga’a Bölgesi, Kanada Federal Anayasası gereği, oranın halkı evet demeden iktisadî kalkınma planına dahil edilemezdi. Çünkü, aborjinlere-kızılderililere ait İLK ULUS yasası diye Türkçeye çevrilebilecek bir uygulama buna engel oluyor, yerli halkın onayı olmadan orada çivi dahi çakılamıyordu.
İş bu peleseye varınca, bankalar, yani kapitalizmin sömürü merkezleri her türlü tavizi vermeye hazır görünüyor, ancak uzun vâdede,¨Önce borçlandır, sonra köle et, habire ödesin dursun!¨ zihniyetiyle kurnaz tilki gibi sırıtıyordu.
Nisga’a yerlisi, kendi üzerinde tasarlanmış bu büyük oyuna, ah zavallım vaziyetinde kalıp, bir şeyden habersiz görünmekle, bütün söylenene peki olur dedi…
Fakaaat…
Fakat, gelgelelim ortada bir sorun vardı: Bankalar kredi açacak, oraya para yağdıracak, halkı kredi kartlarıyla borçlandırıp ATM‘lerden zırta pırta borç para dağıtacaktı ama karşılığında teminat olarak alabileceği bir şey bulunmuyordu.
Banka dediğin teminatı almadan para vermiyen kuruluştur; yağmurda şemsiyeyi elinden alır, güneş açınca sana verir…
Zira Nisga’a halkı mülkiyet denilen bir şeyi bilmiyordu; sorun işte buydu. Mülkiyet bilmeyen bu halkın tapuda üzerine haciz konulacak malı da yoktu.
Mülkiyeti olmayanlara borç para veremiyeceğini belirten kapitalizmin bankacılığı şimdi bu yağlı müşteriye nasıl borç para kakalayacağının hesabını, planını yapıyor.
Kanada’nın mülkiyet nedir bilmeyen, bir parça ilkel komünal toplum biçiminde yaşayan Nisga’a yerli halkını kapitalizmin olmazsa olmazı sayılan bankaları,¨Bu iş böyle olmaz, bunun adı düpedüz komünistliktir, komünizm zaten kötüdür, derhal mülkiyet sahibi olsunlar, tapu dairesi kurulsun, borçlar mahkemesi açılsın, icraa memurları bulunsun, haciz maciz yapılsın!¨ diye onları şimdi, ortalığı toz pembe gösterip mülk sahibi olmaya zorluyor.
Kuş uçmaz kervan geçmez gibi görünen uçsuz buçaksız, ormanlık, üzerinde alabalıkların her sıçrayışında ayılara yem olduğu böylesi çılgın nehirlerin aktığı arazide sadece 3 kızılderilinin tapuya kayıtlı mülkü bulunuyor.
Gerisi ev bark yapmış olsa da bunları tapuya kaydetmeyi akıl edememiş zavallılar olarak görülüyor, banka raporlarına göre…
Çünkü, Nisga’a halkına bakılırsa birisinin kullandığı şeyi zorla almak hırsızlık sayılıyor. Kimse kimsenin içinde yaşadığı eve göz dikmediğinden onu zorla veya bir punduna getirip elde etmeye de çalışmıyor.

Kıskançlık nedir bilmeyen zavallı, mülkiyet fakiri bir halk!
Tıpkı anarşist-sosyalist Fransız düşünür Pierre J.Proudhon‘un başlığından herkesin bildiğini zannedip bir türlü baştan sona okumadığı eseri, Mülkiyet Nedir adlı kitabında söylediğince, Nisga’a halkı bunun bir hırsızlık olduğunu düşünüyor.
Proudhon, mülkiyet hırsızlıktır, başkasının kullanım hakkını gasp etmektir diye yazmıştı.
İşte benzer bir komünal gelenekle Nisga’a halkı mülkiyet nedir bilmiyor ya, Kanada ve ABD’nin gökdelenleri bol şehirlerindeki banka merkezleri, ¨Yahu n’apsak etsek de, bu ahaliyi mülkiyet edinmek hırsına kavuştursak!¨ diye diye dokuz doğuruyor.
-Bu arazi senin mi?
-Senin ne demek anlamadım, ama vallahi ben kullanıyorum, kimsenin bir şey dediği de olmadı şimdiye kadar, komşularım da memnun ben de memnunum, babam da dedem de burayı kullanmıştı…
-İşleri büyütünce, daha sonra, komşularının arazisini ele geçirmek ister misin?
-Ne münasebet, ne gerek var? Onların kullandığı yere niye ayak basayım ki?
-Vah akılsız fikirsiz yerli! Neyse, sen şimdi cevap ver, burası senin mi değil mi?
-Şimdilik ben kullanıyorum…
-Demek senin…
-Evet, galiba benim…
-Madem öyle tapusunu al,
diye zorlanan Nisga’a halkı iki arada bir derede kalmış bulunuyor.
Borç verilecek paraya kavuşmazsa geniş ekran TV, video cihazları, lüks araba, modern elektronik aygıtlara da sahip olamıyacak…
Benzer sorun bu ahaliye federal hükümet tarafından verilen elektrik, doğal gaz, su gibi belediye hizmetlerine de yansımaya başladı.
Bugüne değin belediye hizmetlerini rahatça alan ve kullandığına dair faturayı ödeyen Nisga’a halkı, son zamanlarda, ¨Hizmet almanız için kefalet, tapu, mal mülk, en azından banka hesabı göstermelisiniz!¨ diye yokuşa sürülüyor, iyice zorlanıyor.
Anlaşılan o ki kapitalizm buranın bekâretini almadan rahat edemiyecektir.

________________________

[email protected]

1593210cookie-checkMülkiyet hırsızlıktır

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.