Post modern çağ faşizmi mi? Yoksa yabancı düşmanlığı Xenophobia mı?

İkinci dünya savaşını takip eden yaklaşık iki onyıl boyunca batı Avrupa’nın liberal demokrosileri ; politik, ekonomik ve sosyal olarak istikrarlı bir dönem yaşamıslardır. Sürdürülebilinir büyüme, refağın artması… ulusal ve yerel düzeyde karar alma makanizmalarına bireysel ve grupsal katılımım yaygınlaşması, .. teknolojinin günlük yaşamı kolaylaştıran yeni buluşları…..bütün bu olumlu gelişmeler; sosyal ve siyasi arenada ‘aşırı’ uçların filizlenmesini engellemiş, özelikle kapitalist dünyanın yeni lideri ABD’nin sosyalist bloku çevreleme siyaseti, soğuk savaşı; tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da sosyalizmi önleyici unsur olarak gündemde tutması ; sosyalist gelişimi engellemis, Nazi Almanya’sıyla simgelenen faşist ideolojiler ikinci dünya savaşında tüm dünyayı-özellikle Avrupa’yı- yıkıma getiren felaketlerin faili sayıldığından , sağın ( ırkçı, faşist) yeniden örgütlenmesi sınırlı düzeyde kalmıştır.

Avrupa’da görece istikrarın olduğu bu süreçte, özellikle ikinci dünya savaşının Avrupa anakarasına yansıyan sonuçları üzerinden, daha çok Avrupaiçi-internal- göçler söz konusudur. Ekinsel -geçmiş, dinsel-inaç ve sosyal- yaşantı olarak birbirine yakın toplulukların göçü, toplumsal etkileri açısından sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu sureçte (1960-1968 yılları ) Batı Avrupa’ya avrupa dışından en yoğun göçün olduğu ülke Türkiye’dir. Savaşın yol açtığı yıkımın , emek açığının giderilmesi için Türkiye’den davet edilen ‘emeğin’in kalıcı değıl ‘misafir’ olduğu düşünülmüş, ekonomiye yaptıkları katkıdan dolayı ‘misafir emek’ hoşgörüyle, anlayışla karşılanmıştır.

Sürdürülebilinir gelişme , refağın artması, demokrasinin ulusal ve yerel düzeyde yaygınlaşmasıyla ifade edebileceğimiz toplumsal barış ortamı kısa sürmüş, ekonomik buhranlarla, toplumsal karmaşalar 1960 ların sonu ile 1970 başlarında Avrupa nın gündemine girmeye başlamıştır. Çevre duyarlığı, kadın hakları, savaş karşıtlığı(Vietnam savaşı) gibi yeni kavramlar; doğal ilgi alanları olarak solun örgütlenme sahasına girmiş, bu konuları işleyen sol ,sosyalist örgutler kitleler üzerinde sempati kazanmaya başlamıştır.

Sol yeni paradikmalarla siyasal arenada kendini konumlandırırken sağ( post modern sağ) özellikle avrupadışından yıllar itibariyle katlanarak artan (2)( Tablo 1) göçü tanımaya , tanımlamaya ve tavir almaya, göç üzerinden kendini yeniden kurgulamaya ;ırkçı söylemleri ‘biz’ – ‘bizden olmayanlar’, ‘avrupalılar’ -‘ avrupa dışından’ sınıflandırmalarıyla eski şarkıyı yeni tında mırıldanmaya , toplumda taraftar bulmaya başlamıştır.

Yukarıdaki tablodan net olarak gördüğümüz gibi; 60’ların başından itibaren Avrupa coğrafyasında; öncesi yavaş , sonrası (1980’den) hızla yükselen ivmede yeni sayfalar acılıyor; tüm anakara sattında göçmenler, yıllar itibariyle sayısal olarak katlanarak büyüyor , toplumsal şekillenmelerde artan bir oranda yerlerini alıyordu. Emperyalist imparotorlukların ardıçları olan günümüz liberal demokrasileri – özellikle Ingiltere(Birleşik Krallık) ve Fransa’da göçmenlik eski sömürgelerden gelen imporotorluk tabaları renginde biçimleniyordu. Birleşik Krallık örneğini araştırmamızın ileri aşamalarında ayrı bir başlık olarak inceleyeceğimizden, burada avrupadışından gelen göçün kısa sürede oluşan yoğunluğunu Fransa ve Danimarka’ya ait çarpıcı verilerle sunalım.

1968 yılında Fransa’da yaşıyan avrupalı göçmen sayısı yaklaşık olarak 2 milyon, afrikalı göçmen sayısı 650 bin iken bu rakamlar; 1982 yılına gelindiğinde Afrikalı(çoğunluğu Magrip’li ) 1.57 milyon ,avrupalı göçmen 1.75 milyon olarak değişiyordu..(3)

1982 ile 1991 yılları arasında –yüzölçümü ve nüfüsuyla görece küçük bir ülke olan Danimarka’da afrikalı göçmen sayısı 19 binden 45 bine çıkıyordu.(4)
Büyüğünden küçüğüne , emperyalist geçmişi olsun olmasın bütün batı avrupa göçten payına düşeni alıyordu.(5) tablo – 2

27 üyeli Avrupa Birliğinin toplam 501.098(milyon) olan nüfüsü içinde başka ülkede doğanların sayısı 47.348milyon( %9.4 )olarak görülüyor. Başka ülkelerde doğan 47.348 milyon insanın 31.368 milyonu da (%6.3 ) birliğe üye olmayan ülkelerde doğmuş ve birliğe göç etmiş. Ulusal olcekte farklı ülkelerde doğanların en yüksek olduğu bazı üyeler :

Avusturya(%15.2)
Isvec(%14.3)
Ispanya(%14.0)
Belçıka (%12.9)
Almanya(%12.0)
Birleşık Krallık(%11.3)

Politikalar şekilleniyor

Azınlık hakları, çevresel ve kadına ait özgün istemler solun doğal etkinlik alanları içerisinde olduğundan sol bu konulara humanist bakış açılarıyla yaklaşıp, çözüm üretmede zorlansa bile en azından bu yeni ‘de facto’ yu anlamaya çalışıyordu.

Değişik ülkelerde farklı şekillerde kendini göşteren azınlık ‘yabancı’ olgusuna , degişik ülkeler, kendi özgün koşullarına göre; inkardan,özümseme, uyum, asimilasyona varan değişik çözümler uygulamaya koyuyorlardı.

Avrupa’ nın gündemindeki bu yeni olgu ‘göçmen’ ‘diğeri’ ‘azınlık’ kavramını klasik sağın çözümlemesi; ikinci dünya savaşında yenilen, dünya ve avrupa nın felaketine neden olduğu kabul edilen faşist ideoloğiden dolayı ırkçı bir yaklaşımla dile getirilmeyip, yabancı düşmanlığı ‘xenophobia’ ile ifade ediliyordu.Yeni sağ oluşumlar kendilerini yabancı düşmanlığı gibi farklı kavramlarla tanımlasa da bu örğütlenmelerin faşist özleri kendini en küçük fırsatta ele veriyordu.

Avrupa’da sağın önlenemiyen yükselisi

‘Irkçılık ve ilerleme kısa süre içinde, Mısır- Afrika durağanlığını lanetleyip, Yunan avrupa dinamizmini ve değişimini yüceltmekle elbirliği ettiler. Bu türden değerlendirmeler yeni romantizmle mükemmel bir uyum içindeydi. Romantizm sağdece coğrafi ve ulusal karakteristikler ile halklar arasında kategorik farklılıkların ne kadar önemli olduğunu vurgulamakla kalmıyor, aynı zaman da dinamiz mi de en yüksek değer olarak görüyordu.’ (6)

Avrupamerkezci görüş , insan uygarlığını bütünsel bir süreç görmeyi reddediyor, başkasını ‘diğer’i dışlıyordu.

Avrupa’da ikinci dünya savaşı sonrası oluşan toplumsal ilişkileri, 1960’lardan sonra Avrupa dışından gelen yoğun göçlerin neticesinde , değişen dengelerin yarattığı yeni koşulları, yabancı düşmanlığı üzerinden algılıyan populist sağın; özellikle son on yıldır çeşitli Avrupa ülkelerinde toplumsal taban ve seçim sandığında desteğini yükselen bir eğilimde artırdığı görülmektedir.

Çarpıcı örnekler;

• Avusturya FPO( Freedom Partisi) 1980’lerde marjinal bir partiyken, 1990 seçimlerinde 33 sandelye kazanabiliyor. 1991’de Viyana’da yapılan bölge seçimlerinde oyların % 22.6 alarak ikinci büyük parti olabiliyor.
• 1980 baslarında Umberto Rossi tarafından kurulan Lega Lombord ( İtalya) partisi % 3’lerde başlıyan seçim deşteğine 1992 yılında % 8.7 ulaşarak ülkenin dördüncu büyük partisi oluyor.
• 1972’de kurulan Front National (Le Pen) kısa sure içerisinde büyük bir gelişme gösterip , Fransa siyasetinde belirleyici unsurlardan biri olmayı becerebiliyor.

Yukarıda ki örneklerin( ülkelerin) yanında, demokrasinin daha yaygın yaşandığı, toplum yaşamında hoşgörünün ‘diğeri’ni anlama çabalarının daha koklu tabanlari olduğunu düşündüğümüz Isviçre, Belçika ve İsveç gibi ülkelerde bile ‘göçmen’ ‘diğeri’ ve en güncel şekliyle ‘müslüman’ kavramlarını , olumsuz , negatif vurgusuyla işleyen sağcı ( faşist) partilerin kendilerine yükselen bir oranda politik arenada yer bulmaları,yabancı düşmanlığının en küzeyden en güneye bir bütün olarak liberal batı avrupa demokrasilerinde var olduğu gerçeğidir.

Post modern sağ partilerin gösterdiği gelişimin sadece artan göçlerle oluştuğunu savunacak kadar sürece dar acıyla bakmadığımızı, olayın bir çok kaynağa dayandığını vurgulamamız gerektiğini biliyoruz. Bizim bu araştırmada,olaya bakış ve çözümlememiz ; göç, yabancı düşmanlığı – post modern sağ( faşist) ikileminden olacak.

Göç edenlerin büyük bir kışmının , daha iyi yaşam koşulları arayışında olan ekonomik sığınmacılar olmalarına rağmen, göç ettikleri ülkeye politik mülteci talebiyle başvurmaları, yasal statülerini –oturum –bu yolla kazanmaları ve bu durumun avrupa kamuoyunu daha çok ‘rahatsız’ ettiği gerçeği herkez tarafindan ‘bilinen’ fazla söz konusu edilmeyen ‘ sır’ olduğudur.

Göçmen sayısının artması, devletin verdiği yardımlardan faydalanan yerel kitlelerde bu hizmetlerin azalacağı endişesi oluştururken, işçi pazarında rekabet şansı olmayan kalifiyesiz yerli iş gücünün, aşkari üçretin altında, her türlü sektorde; uzun saatler ve uygunsuz çalışma koşullarında çalışan göçmen işçi karşışında , emek pazarında zaten sınırlı olan rekabet şansını daha da azaltması göçmen emeğe duyulan nefretin dile getirilmeyen gerceği.

Birleşik Krallık

Akademik terminolojoye göre, gerek hukuk sistemi , gerekse demokrasi kültürü İngiltere’de iki savaş arası dönemde (inter- war) aşırı sağ partilerin gelişimini önlemiştir. İngiltere moderneşmeşinin ıkçı oluşumları dizginlemesi, ikinci dünya savaşı öncesi filizlenen faşist partilerin; sürekli birbiriyle dalaşan ve büyük ölçekli olmayı hiçbir zaman başaramayan minik örğütler olarak kalması sonucunu doğurmuştur.

‘Ingiltere moderneşmesi kolayca farkedilen fakat tanımlanması oldukça zor bir süreçtir.(1)

Ingiltere 10 bin yıldır göç alan bir ülkedir. Son yapılan geniş kapsamli bilimsel bir araştırma (2) beyaz ingilizlerin %40 Fransızlara, % 26 Alman, %11 Danimarkalılara, % 9 Belçikalılara DNA benzerliği olduğunu göşterdi.

Ingiltere tarihsel olarak her zaman etnik, din ve kültürel çeşitliğe sahip bir ada olmuştur. Bu çeşitlilik 2000 yılara geldiğinde geçmişle kıyaşlanamıyacak ölçüde, gerek sayısal ve gerekse nitelik olarak çok daha büyük boyutlara ulaşmıştır. 2012 olimpiyatlarında Londra’nın adaylığı için yapılan başvuruda Londra’da konuşulan dil sayısı 300 olarak açıklanıyordu.

2011 sayımına göre(3) Londra’nın etnik yapısı
• Beyaz Ingiliz :3.7 milyon
• Mixed Race (karışık ırklar): 405 000
• Diğer Beyazlar :1 milyon( Türkiye’den gelenler bu gruba dail ediliyor)
• Black Afrikan Carabbian , Black British ( Siyah Afrikalı, karabiyan, Siyah Ingiliz) :1.1 milyon
• Asyalı- asyalı Ingiliz:1.5
• Arap:106 000
• Diğer Etnik Gruplar:175 000 çeşitlilik gösteriyordu.

2001’ de beyaz ingiliz oranı % 59.8 den 2011 de % 45 e düşmüştür.

2011 yılı sayım sonuçları açıklandığnda Londra’ da *beyaz İngilizlerin* azınlıkta olduğu ,sayım sonuçlarına, tüm İngiltere yi kapsıyacak şekilde bakıldığın da ise; İngiltere ve Galler’ de beyazların oranının ilk kez %90 ın altına düştüğü görülüyordu.. İlgi çeken sonuçlardan biride mıx etniklerin sayılarının ikiye katlanarak bir milyonu aşması. 7.5 milyon insan İngiltere’ nin dışında doğmus , İngiltere dışında ki en yüksek iki doğum yeri; Hindistan ve Polanya .

1948 yılında çıkarılan Britanya tabiyet kanunu( British Nationality Act) kabul edildiğinde imparotorluğun eğemenliği altındaki topraklarda yaşayanları, imparotorluğun vatandaşı kabul ediyordu. 1948 ‘de çıkartılan bu yasa imparotorluk sınırları içinde büyük göç dalgalarına neden oldu. Kısa bir zaman diliminde Imparotorluğun değişik kolonilerinden değişik ırk ve dinde insanlar İngiltere’ye göc etti.. Bu dolaşım özgürlüğüne 1962 yılında çıkartılan yeni yasalarla sınırlandırmalarr getirildi. Göçlerin yarattığı toplumsal tepkileri , yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı önlemek amacıyla 1968’de race relations act( Irk Ilişkileri kanunu) çıkartıldı..

İlk bölümde sav’ladığımız; çeşitli ülkeler bazında rakamlarla kanıtlamaya çalıştığımız göçler ile sağ hareketler arasındaki direk ilişki iddiasi , yoğun göç almasına rağmen sağ oluşumların küçük, güdük oluşumlar ölçüsünü aşamadığı İngiltere için geçerli olmadığını söylüyerek kendimizle çelişkiye düşdüğümüz görünsede; aşırı sağın, diğer Avrüpa ülkeleriyle karşılaştırıldığında politik gündeme geç gelmesi ve görece sayısal küçüklüğünün azlığı faşist oluşumun İngiltere de olmadığı, bir tehlike arz etmediği anlamına gelmez. İngiltere gerçeği gizli destek olarak tanımlanabilecek yeni farklı bir açılım göstermektedir. (4)

1960 sonrası İngiltere gerçeğine damgasını vuran göç olgusu sırasıyla 1970’lerde National Front ve British National Part(BNP) faşist partilerini politik arenaya çıkardı.. Biz bu araştırmamızda son yıllarda İngıltere siyasetinde adından çokca söz ettiren7 Mayıs 2015 de yapılacak seçimlerde dördüncü büyük parti çıkma olaşılığı ve seçimler sonucunda kurulabilecek olası bir koalisyon hükümetinin ortaklarından olabileceği senaryosu yapılan , AB , yabancı ve göç karşıtı post modern sağ, faşist parti UKIP üzerinde yoğunlaşacağız.

UKIP

İngiltere’de modern parti sisteminin oluştuğu 1920’lerden bugüne politik yaşam; seçim sonuçlarının parlemantoya yansıması olarak 2 yada 3 partili bir görüntü verir. İşçi, muhafazakar ve liberaller den oluşun bu temel üçlünün yanında ki diğer partiler dönemsel (Refarandum partisi) ve bölgesel (Galler- Iskoçya) olmanın ötesine geçememişlerdir.(1)

UKIP 1993 yılında anti-federalist Leagu( fedarasyon karşıtlığı) üyeleri tarafından Londra Ekonomi Okulunda(London School of Economics) tarih profesoru olan Alan Sked önderliğinde kuruldu.Parti; kuruluş bilgirgesinde kendini demokrat ve libarel olarak tanımlıyordu.
UKIP kuruluşunu takip eden 10 yıl boyunca avrupa parlamontosu seçimlerinde kısmen ,genel seçimlerde ise hic bir zaman, sesini; ulusal ölçülerde duyulabilecek büyüklüğe ulaştırıp, politik jargonunda ‘tek gündemli’ (single- issue ) parti olarak adlandırılan sınıflamanın dışına çıkartamadı.

Seçim sonuçları İngiliz parlemontosu- Kaynak General Election Result BBC News
Avrupa parlemontosu Secim sonuçlari- BBC News (2)

1970’lerin Avrupa politik arenası sol liberallerin örğütlendiği yeşilleri ve ‘aşırı sağ’ cıların örğütlendiği yabancı düşmanı partileri politika jargonuna soktu. 70’ler boyunca oluşan bu partiler ; ‘yeni liberalizm’e’ ‘küresel ısınma’ üzerinden tavır alan, çevre duyarlığı öncelikli yeşiller ;.. avrupanın gündemine katlanarak çoğalan bir şekilde giren göçmenlik sorununa yabancı düşmanlığı açısından bakarak , göçmenlik sorununa yanıt aradığını iddia eden tek gündemli faşist örgütlenmelerdi. Gerek sol liberallerin ve gerekse aşırı sağ unsurların oluşturduğu bu yeni partiler, ülkeyi yönetmek için genel politikalar geliştirmek yerine , kendilerince can alıcı gördükleri ‘cevre, sorunlari’ ‘goc,gocmen, yabanci’ sorunlarinı tek yada ana sorun kabul eden ve bu sorunlara ‘çözüm’ ürettiğini savunan tek gündemli siyasi oluşumlardır.(3)

Avrupa parlemontosu seçimleri; İngiltere kamuoyunda ikinci derecede ‘low rates’ önem arz eden ve katılım oranının düşük olduğu seçimlerdir. Bu seçimlerde birlik karşıtı(AB) faşist partiler gündemlerinde ki tek madde olan yabancı düşmanlığını işliyerek genel seçimlerin aksine yüksek oy alırlar.

UKIP’in ‘tek gündemlik’ parti olması , kendi içinde tutarlı görüntü vermesini sağlıyabiliyor( aynı seyleri sürekli olarak tekrarlaması) tek maddelik politika , parti tabanının kaynaşmasını, bir arada tutulmasını da beraberinde getiriyor. Seçmenleri ilgilendiren diğer ulusal sorunlar hakkında sağlıklı çözümler üretemeselerde ‘ biz Ingiltere’nin’ en can alıcı sorununa çözüm öneriyoruz diyebiliyorlar. Tek gündemlik parti olma handikapları ; 2006 yılında parti liderliğine seçilen , ‘ karizmetik’ başkan N. Farage tarafından değiştirilmeye çalışılıyor. Komik olan; göçmen karşıtı parti UKIP’ in başkanı N. Ferage’ın 19 yüzyılda Almanya’dan Ingiltere’ye göç eden ‘göçmen’ bir aileden gelmesi. ‘Ferage’ İngilizce bir kelime değil. Dulwich Koleje devam eden Ferage üniversite eğitimi almadı. Babası da eski bir banker olan N.Farage London Metal Exchange de bankerlik yaptı..
BNP UKIP farkı – Faşizmin hangisini ; Gizlisi yoksa açığını mı alırdınız?

2004 ve özellikle 2009 Avrupa parlemontosu seçimlerinde UKIP oy patlaması yaptı. 2004’ de oyların 16.1’ ni alarak üçünçü büyük, 2009 da oyların 16.6 alarak ikinci büyük parti olarak seçimlerden çıktı. Bu sonuçlar; yukarıda aktardığımız gibi, katılımın düşüklüğüne, yada İngiliz parlemontosunda üyesi bulunun üç büyük parti milletvekillerinin karıştığı ‘harcirah’ yolsuzluklarının ortaya çıkmasına bağlansa da … neden ne olursa olsun bu sonuçlarla UKIP ilk kez kendini ulusal ölçekte yarışan diğer büyük partiler içine sokabildi. 2009 Avrupa parlemontosu seçimlerinin en çarpıcı sonucu; İngiltere siyasal tarihininde ‘açık – faşist’ karakterini saklamıyan BNP’nin 2 sandalya( British National Party) kazanmasıydı. Avrupa için uzun zamandan beri söz konusu olan faşist partilerin parlemonta(lar) da- (ulusal,eyaletler,avrupa ) ölçeğinde temsil edilmesi İngiltere için de gerçekleşiyordu.

Kendilerini ikinci dünya savaşında nazizmi( faşizm) yenen ulus olarak tanımlayan ingilizler faşist bir partiyi açıkca tercih ediyorlardi. Ingiliz kamuoyu faşizm kavramı ile Nazismi özleştirerek, kendisiyle faşizm araşında kalın bir sınır çektiğine inanır. İngiliz; gerek birinci- ki orada faşizmi simgeleyen Hitler gibi bir karakter yoktur ( seçilmis , karşısında muhalefet olan bir hükümet vardır) ve gerekse ikinci dünya savaşında kendisini faşizme karsi savaşan demokrasi blokunun önderi kabul ederek; anti faşistir. Bu tarihsel gelenekten gelen faşizme mesafeli kamuoyu ilk kez açık- faşist bir partinin iki temsilcisini Avrupa parlemontosuna yollamıştır.
2010 yılını takip eden yıllar BNP ve UKIP’in hitap ettikleri aynı tabanın kendilerine yönlendirilmesi rekabetinin yoğunlaştığı yıllardır. Açık faşizm ile gizli faşizm karşı karşıyadır. BNP, – özellikle -ekonomik görüşlerini açıklarken nasyonal vurgular yapar; UKIP ise söylemlerinde serbest pazar ekonomisi saptaması yaparak kendisiyle BNP arasında mesafe olduğu görüntüsü vermek ister. Bazılarına göre BNP açık faşizmi ile UKIP gizli faşizmini ayıran pekte fark yoktu ya….onlara göre UKIP sadece BNP’ nin kibar görüntüsünü sergiler..(4)

UKIP’e dair çarpıcı gercekler

Muhafazakarların Avrupa Birliği için kamuoyuna verdiği refarandum sözünü tutmaması ve UKIP’ in bu konuyu devamlı işlemesi, yaranın kanamasını sürekli kılıyor.
UKIP ve Avrupa’da ki ‘arkadaşlari’ yabancı düşmanlığı birlikteliğine ilaveten son yıllarda ortak bir payda daha katıyorlar, bu da; ‘islamophobic’ islamfobi. Farage’in Avrupa’da önde gelen arkadaşlarından bazıları; Geert Wilders, Freedom Party(Hollanda),Finnish True(Finlandiya).
UKIP liderinin kitle toplantılarının güvenliğinin ‘Britain First’ adli faşist örğüt tarafından alınınması UKIP hareketinin saklamaya çalıştığı ırkçı yüzünün gölgeden gün ışığına çıkmasıdır.

Avrupa genelinde sağ oyların artması, yaşanmakta olan ekonomik daralmaya sığ bir çözümsemeyle; sorumluluğu tu kaka yabancılara (göçmenler) ve Avrupa birliğine atmak modern sağ’ın kolaycılığı.

UKIP’in ekonomok krize çözüm olarak sunduğu recete; EU( Avrupa Birligi) karşıtlığı , göçmen kabulunun durdurulması- yada sayısının sıkı denetimi , kamu harcamalarının kısıtlanması, sağlık sisteminde özelleştirmeye gidilmesini öneriyor. Bu görüşler Avrupa parlamontosunda temsil edelen Birlesik Polanya, Italya Küzey Birliği gibi diğer sağcı partiler tarafindan da paylaşılıyor.(11)

N.Farege 13 Mart 2015 tarihinde yaptığı açıklamada ırksal ayrımcılığı yasaklıyan yasaların (1968 Race Relations Act- Irk Ilişkileri kanunu) 50 yıl öncesi için geçerli olduğunu , günümüzde bu tur yasaların ‘beyaz ya da siyah’ ingiliz çalışanları korumadığını ileri sürerek değiştirilmesi gerektiğini söyledi. N.Farage açıklamasında ek alarak ‘bazı müslümanlar; bu ülkede beşinci kol olarak yaşayan, bizden nefret eden ve bizi öldürmeyi isteyen kişiler’ olarak söz etti.(5)

UKIP – Yaşam Gerçekleri

UKIP sağlık konusunda önerdiği çözümlemelerle eleştirdigi Muhafazakar parti politikalarını ‘batı cephesinde’ değişen birşey yok örneği tekrarlıyor. Sorunları , aksıyan yönleri gerçek olan NHS’yi( ulusal sağlık hizmeti) bütünüyle özelleştireceğini, kendi tabanından dahi destek alamıyacagı için söyliyemiyen, onun yerine kışmı özelleştirmenin olabilileceğini savunuyor.George Ownel’in ‘Hayvan Çifliginde’ olağanustu bir şekilde betimlediği gibi UKIP aslında ‘sözde’ düşmanına (muhafazakar) benzemeye başlıyor.(6)
Gerçek yaşam dayatınca , gerçeklerden kaçılamaz olduğu ; UKIP ın yabancılar politikasında da görülüyor. Kurulduğu ilk günden beri savunduğu; göçün tamamen durdurulması görüşünü, 5 Marta yaptıkları açıklamayla; bunun pratik olarak mümkün olamıyacağını , ekonominin devam edebilmesi için göçe gereksinim olduğu şeklinde değiştirip daha esnek uygulamalar önerdiler. (7)

7 Mayısta yapılacak seçimler öncesi UKIP’in populeritesinin yükselmesi , şimdiki hükümetin büyük ortağı olan muhafazakarların söylemlerinde daha da sağa kaymasını getiriyor . UKIP ile muhafazakarlar arasında, göçmen ve avrupa karşıtı seçmeni kazanmak yarışı öne çıkıyor. .Göçmenlik karşıtı söylemlerin ‘alıcı bulması’sadece muhafazakarları değil, işçi partisinin de sağa kaymasını getiriyor.

UKIP kimden oy aliyor

Bölgesel olarak güney ve güneybatı İngiltere’den oy alan UKIP; 2010 dan sonra kısa bir sürecte desteğini orta ve küzey ingiltere’ye yayma başarısı gösterdi. Tek gündemli parti UKIP ; 2010 yılından itibaren; bölgesel ve kitlesel desteğini genişleterek , tüm iİngiltere sattından ve çoğunlukla işçi sınıfından olmak üzere bütün sınıf ve katmanlardan oy alan , İngiltere politik yaşamında -malesef -ciddiye alınması gereken parti konumuna yükseldi. Peki kimler UKIP’e oy veriyor ? Seçmenlerin oy verme sürecinde tercihlerini belirleyen unsurlar içinde göçmenlik sorunu gün geçtikce önem kazanıyor ve bu sorunu durmadan kanatan UKIP öne çıkıyor ve gelişiyor. Yükselişi sadece bununla açıklamak yeter mi? Toplum yaşantısında, politik tercihlerde yeni yönelişler yeni kaymalar oluyorsa , bunu sınıfsal çözümlemeler yapmadan anlıyamayız.. Seçimleri bilimsel olarak takip eden bir kuruluş olan BES(İngiliz Secim Caismalari) den aldığımız iki grafigi bu analizii yaparken kullanacağiz. Bunlardan biri(8) Tablo(4),sınıfsal değişimlere ait;

Decline of the British Working Class, 1964-2012 Tablo

(8) Sourse: British Election Studies 1964-1983 British Social attitudes 1984-2012 . Social class measured using the Goldthorpe-Healt5 category class schema

Uzmanlık ve eğitim gerekmiyen emek yoğun sektörlerin azalması yada üçünçü dünya ülkelerine transferi , kalifiyesiz yerli iş gücüne olan talebi azaltıyor, bunun sonucunda issiz kalan kitleler sağcı faşist partilere yöneliyor.(9)
Başka yere taşınmayı ekonomik olarak beceremediğinden iştemediği halde göçmenle aynı bölgede yaşamak zorunda kalan ‘yerli’ aynı caddeyi aynı sokağı paylaşsada, aynı hastaneye, aynı postaneye gitsede farklı dünyaları ‘paralel dünyalari’ birbirine hiç karışmadan yaşıyor. ‘Yerli’ ; niteliksiz işsiz, yabancıyı düşman gören politik tercihlere yöneliyor.(10)

Tablo 4’den gördüğümüz gibi-seçilen deneklerde- 1964 ile 2009 tarihleri arasında işçi sınıfı olarak nitelelen keşim %20 bir azalma gösteriyor.

Rise of the Educated Middle Class, 1964-2012- Tablo(5)

Source; British Election studies 1964-1983; British Social attitudes 1984-2012 . Social class measured using the Goldthorpe-Healt5 category class schema
Tablo 5 de örnekleme yöntemiyle seçilen deneklerde; orta sınıflar , üniversite mezunları(nitelikli iş gücü) , kendi işini yapanlar(owner occupıer) artıyor , geriye UKIP’i destekleyen düşük gelir grubuna(işçi sinıfı) dahil eğitimsiz(vasıfsız) kendi işini yapma şansı olmayan en geridekiler kalıyor(left behınd)
Partinin (UKIP) ilk yıllarında bölgesel olarak güneyden ; sınıfsal olarak , orta katmanlardan Avrupa karşıtlığı bağlamında gelen oylar, günümüzde tüm ülkeden ve tüm – düşük egitimli(eğitimsiz), fakir, kalifiyesiz , geçmişte işçi partisine destek veren geniş sınıflara ve katmanlara , özellikle de 50 yaş üstü erkeklere yayılıyor.

Ne yapmalı

Son uç on yildir xenophobia( yabancı düşmanlığı) bütün avrupada endişe verecek boyutlara ulasmıstır.. Bunu sadece sağ partilerin Avrupa parlamontosu seçimlerinde aldıkları oy oranı olarak görürsek, yanlışa düşer, olayın ciddiyetini gözden kaçırırız.. Yabancı düşmanlığı sadece birlige üye ülkelerde söz konusu olmayıp; İsviçre ve Norvec gibi topluluk üyesi olmayan ülkeler içinde söz konusudur.
Yabanci düşmanlığını işleyen partiler, halkın desteğini bazen; ekonomik bunalımlara tepki, bazen; bu partileri tehlike olarak değil , firsat olarak değerlendiren işci kesiminden(left behind) ve diğer toplumsal ve katmanlardan oy alarak kendilerine seçim sandığında yer buluyorlar. Bu partilerin( bütün avrupa ölçeğinde) öne çıkan belirgin dört özelligi

• Avrupa kuş kuculuğu(eurosecticism)
• Goç karşitlıgı( anti- immigration) yabancı düşmanlığı (xenophobia)
• Sosyal politikalara tepki( ekonomik bunalımlar, kemer sıkma politikaları)
• Kendini güvende hissetmemenin istismarı olarak kendini göstermesidir.(1)

Sağ unsurların hiç yoktan çıkmadığını bu örgütleri koşulların yarattığını bunları üreten bir toprağın olduğunu onutmamak gerekir. Bundan dolayı sol;

• Bu partilerin yabancı düşmanı olduğunu israrla söylemeli
• Bu partilere oy veren kitlelerin sorunlarını akıllıca çözümlemeli
• Bu partilerin yaydığı korkunun geçersizliğini ve yanlışlığını göştermelidir.

İşçi partisi avrupa parlemontosu üyesi(MEP) Therese Griffin’nin dediği gibi ‘Irkci,faşist BNP’yi(UKIP’ten önce avrupa parlemontosunda sandelye kazanmis faşist parti) Avrupa arenasından silip atmak yılların özverili çalışmasıyla oldu, bu kez faşist örgütlenmenin son temsilcisi UKIP’e karşı örğütlenmeliyiz.(2)

Bazı sektörlerde , işçi göçü(göç) ücreteleri aşşaya çekmiştir. Bünün çözümü; asgari ücret uygulanmasının yasalar yoluyla zorunlu hale getirilmesi , uygulamanın denetlenmesi, sendikalaşmanın yaygınlaştırılmasıdır.

Göçmen konusunda kuşkuları olduğunu belirten, bunun yanında ırkçı olmadığı vurgulamasi yapanların kaygıları ; yaşamlarında devletin sağladığı(eğitim,sağlik ve diğer) sosyal hizmetlerin sunumu konusunda oluşabillecek aksaklıklara – kısıtlamalara –işçi partisinin(solun) çözüm konusunda ikna edici önerileri olmalıdır. Paradoksol olan; UKIP destekliyicisi kitlelerin ( alt gelir grupları, işçi sınıfı, geride kalanlar(left- behind) yaşamlarında karşılaştıkları sorunlara çözüm bulma şansı, işçi partisinin iktidarında uygulayacağı ekonomik politikalarda daha yüksek olmasıdır.

Kendilerinin irkci olmadigini ozellikle vurgulayan- kimi sol cevreler bile – gocmen konusunda kaygulu olduklarini, birseylerin aksadigini ve birseylerin yapilmasi gerektigini soyluyorlar. Assagida ki alıntı kendini sol tanımlayan bir yazarın, sol eğilimli bir gazetede (independent) yayınlanan yazısından;

‘ Göçmen nufusun fazlalığının beraberinde getirdiği, konut gereksinimi şehirleri çevreleyen yeşil alanların imara açılması, yeni konutların yapılması, bu binalarda oturacak ailelerin çocuklarının gitmesi gereken okul ve bu okullarda eğitim verecek donanımlı öğretmenlerin tedarik edilmesi…bütün bunlar nasıl olacak sorduğumda ‘’itiraf etmesi çok zor, acı da olsa N. Farage ( UKIP lideri) göçmenlik konusunda haklı olabilir diye ‘ düşünüyorum.(3)

Bu alıntı, göçmenlik konusunun sağdan sola bütün kesimlerde farklı da olsa değişik duyarllılıklar yarattığıdır.

Avrupa parlamontosu seçimlerinin sonuçları değerlendirilirken , UKIP ve diğer Avrupa da ki yabancı düşmanı partiler açısından , çokca gözden kaçan , seçim sonuçlarını belirleyen nokta; avrupa merkez bankasının, birliğin tüm üyeleri kapsayan – dayatan- tasarruf politikalarının seçim sonuçları üzerinde yarattığı roldur.

Sol çevrelerin birlik(AB) anlayışıyla sağ unsurların birlik anlayısı farklıdır ; onların, yani UKIP liderinin arzuladığı avrupa birliği M. Thatcher’ın düşlediği Avrupa birliği ile aynıdır. Bu ise; ‘ Avrupa birliği, sermayenin kolayca dolaşabileceği, emeğin ve sendikal örğütlenmelerin dolaşımının sınırlandırıldığı birlik özlemidir’(4)

Muhafazakar ve post modern sağ partilerin ekonomik sorunlara liberal çözüm önerileri , sorunların çözümü değil, sorunun kendisi olduğu gerçeğini göremiyorlar. Sorunun yanlış tanımlanması ,çözümün yanlış uygulanması ikilemi , sadece faşist partilerin değil, genellikle iktidarda olan liberal ve sosyal democrat hükümetlerinde çıkmazı oluyor.
Araştırmamızın başlığı olan ‘post modern sağ(faşizm) mi?- yoksa yabanci düşmanlığı –xenophobia mı? sorusunun yanıtı : yok aslında birbirimizden farkımız olacak .

___________________________

Kaynakca

Birinci bolum
(1) Louis De Bernieres – Kanatsiz Kuslar sayfa 312
(2) Tablo (1)European population papers Series no: 7 migration trends in Europe by Philippe Wanner
(3) La population estrange en France-Regards sur Actialite-february 1986
(4) Danmarks statistic 12 (1991)
(5) Tablo(2)Eurostat – European statistics
(6) Martin Bernal – Kara Atena sayfa 281

Ingiltere

(1) The Makıng of Modern Brıtaın by Andrew Marr
(2) 19 Mart 2015 Newspaper The Guardian
(3) Census 2011- ( National Statisticts
(4) The latent support for the Extre Rıght ın Brıtısh Polıtıcs by John and Helen Margetts West European Polıtıcs Vol 32 May 2009
UKIP

(1) Ivor Crewe 1982 Electoral Studies
(2) (Tablo 3) Seçim sonuçları İngiliz parlemontosu- Kaynak General Election Result BBC News
Avrupa parlemontosu Secim sonuçlari- BBC News
(3) The Single issue party thesis Extreme Rigth Parties and the immigration by Cas Madde –West European Politics 1999
(4) UKIP how far from facısm? May 4 2013 Jım . D
(5) Metro gazetesi Mart 13-2015
(6) Like Animal Farm’s Pigs, UKIP now resembles it’s enemies by Matthew d’Ancona 26/jan/2015 The Guardian
(7) Flip-flopping Farage Endorses cap on immigration 5 Mart 2015 The Independent
(8)Sourse: British Election Studies 1964-1983 British Social attitudes 1984-2012 . Social class measured using the Goldthorpe-Healt5 category class schema
(9) Ronald Inglehart Culturel Shift in Advanced Industrial Sociaty-Princeton: University Press 1990 page 11
(10) Commision of the European Commnities-Racism and xenophobia, Eurobarometer Special /Brussels 1989
(11) UKIP and the crises of conservatism by Jonatton Mounder Sosyalist Review Jan 2013
The Future face of UKIP by Mıchael Whıte The Guardıan Sunday 4 March 2012
UKIp Front-runners target Islamic fundamentalism? Davit Charter The Times 27 November 2009

Ne yapmalı

(1) T Piece- How can the European left deal with the threat posed by xenophobia by Glyn Ford April 2014
(2) UKIP politics at hate –Morning star –June 2014 Saturday
(3) Anothor Voice –Chris Maume5/3/15 The Independent Newspaper
(4) Is the real danger by Jeremy Corbyn May 2014 Morning Star

770760cookie-checkPost modern çağ faşizmi mi? Yoksa yabancı düşmanlığı Xenophobia mı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.