Halkevi mi dediniz?

ABD ve Kanada’da kütüphanecilik atağa geçti.
Karşısında bir büyük düşman olduğunun farkındadır.
Kitabın düşmanı internettir.
Bugün Kuzey Amerika Kıt’ası’ndaki tüm kütüphaneler, elverdiğince, gücü yettiğince yeni dönemin, 21.yüzyılın koşullarına ayak uydurmakta, hatta o koşulların üstüne çıkacak hamleler atmaktadır.
Artık buralarda kütüphane, tozlanmış ve ancak Mahmut Şenol gibi antika meraklısı dışında kimsenin el atmayacağı raflardan oluşmuyor…
Kütüphanelerin bir toplumsal buluşma noktası hâline dönüştüğünü gözlemliyoruz.
Kütüphane denilen gerçek ihtiyacın öne çıkarılmasına çaba sarfediliyor. Bu ihtiyaca ait kurumsallaşmanın internet, video oyunları istilası, youtube-facebook-porno siteler gibi sayfaların meşgul edici saldırganlığından korunmasına özen gösteriliyor.
Her gün yeni kütüphaneler açılıyor ve federal ve yerel yönetimler kesenin ağzını açmakta çekinik durmuyor.
Alınız, mesela Kanada’nın Halifax kentinde yapımı süren yeni kütüphane, 57 milyon Dolara malolmaktadır; paraya acımayan yönetime helal olsun…
Bugünlerde dillere destan olmuş Halifax Merkez Kütüphanesi’nin kitap sunmak dışında etkinlikleri sırala sırala bitmez. Sosyal danışmanlık hizmetlerinden sergi salonlarına, konferansa ve eğitime ayrılmış alanlara, satranç-briç-dama gibi oyun odalarından küçümen müzelere, ses kayıt stüdyoları, konser salonuna kadar hemen her şeyin bir arada, derli toplu bulunacağı kütüphanede oda tiyatrosu, oda sineması gibi mekânları da unutmamışlardır. Bu hâliyle yeni kütüphane bir tür Halkevi‘dir…
Halkevi mi dedik, dilimiz sürçmedi, durun durun, ben bir yerden bu sözcüğü hatırlıyorum.
Tabii ya, 1932’de Cumhurbaşkanı M.K.Atatürk girişimiyle kurulmuş Halkevleri vardı!
1951’de, ¨Odunu mebus göstersem seçilir!¨ diyen rahmetli, muhterem demokrat-tiran başbakanlarımızdan Adnan Menderes’in talimatıyla kapatılmıştır.
Ömrü kısa olmuş, ama Cumhuriyet’in Aydınlanma Projesinde büyük iş görmüştür. Bugün Halkevleri Derneği adıyla bir çalışma sürmekte olsa dahi, şimdilik gördüğümüz siyasî bir örgütlenmedir; Halkevleri’nin yirmi yıllık kısa ömründen pek fazla iz taşımaz.
Yıllar evvel Kanada’nın Montreal şehrinden ziyarete gelmiş bir profesör dostumla Nevşehir’deydik; yedik içtik, görmediğimiz bir iğnenin deliği kaldı, yer altına bile indik.
Yeraltında Saklı Kent diye bilinen arkeolojik yerin evsahibi Derinkuyu Kasabası’nda, klastrofobi‘den bunalmış olarak temiz hava almaya geri dönünce, ayrılacağımız minibüsün saatine epeyi vakit olduğundan, kasabanın sevimli sokaklarında dolaşmaya çıktık.
Birden, bir köşede, taş bina gördüm. Taş bina görmeyeyim gidip seyrine dalarım.

Burası, iki katlı bir yerdi… Belediye orayı samanlık olarak kiraya vermişti, ama kapısında HALKEVİ-HALK OKUMA ODASI/1932 yazılmış bir nişâne mermere kazılı olarak asılıydı.
Anadolu’nun bozkırında bir kasabada Halk Okuma Odası açan zihniyete kış kış diyenleri tebrik ederiz, Cennetleri mübarek olsun! Kırk hûri abdestlerini bozsun, onlar cimâ ede ede yaşasınlar…
Kasabada yaşlıca bir efendiyle konuştuğumu da hatırlıyorum, zira ayaküstü sohbeti dostum Paul Denny’e de aktarmıştım.
Derinkuyu’lu yaşlı efendiden bey, ¨Burada, mandolin kursu da açılmıştı!¨ dedi, ¨Kasabamızın, köylerin gençleri mandolin çalmaya geliyorlardı… ¨
¨O mandolinler ne oldu?¨
diye sormuştum galiba, nereden bilsin, mandolin bekçisi mi?
Halk Okuma Odası, Halkevi şimdi saman deposuydu.
Yanılıyorsam, Derinkuyu Belediye Başkanlığı’ndan açıklama beklerim; düzeltiniz…
Şuncacık, şu kadarcık deyişim o ki, o vakitlerin taassup ve cehaletine karşı Aydınlanma-Reform ve Inkilap peşinde olan Batı yanlısı Cumhuriyet’in kurduğu Halkevleri-Halk Okuma Odaları neyse, Halifax örneği gibi Kuzey Amerika’da internete karşı kütüphanelerin direnişi aynıdır.
Demek ki cehalet aynı zamanda internetin kitleler tarafından böyle kullanılmasının yeni, modern adıdır.

***

Bu yazıyı bitirirken, Amerikan gazetelerinde köşe yazarları arasında sözbirliği edilmişcesine, internete karşı self-control/ öz denetim üzerine bir web sayfasının takdimi yapılıyordu; dikkat kesildim.
Sayfayı bilgisayarınıza yüklüyor ve uzak durmak istediğiniz ne kadar mevzu, fuzuli lakırdı, sayfa, ıvır zıvır varsa onlar not ediyorsunuz ve selfcontrol.app başlıklı bu site sizi internetten koruyor; size de vakit kalıyor, belki kitap okursunuz ve gözlerinizin ferî, düşüncenizin ışığı parlar diye…
Komik olanı şu ki internetten kurtulmak için yine bir internet olanağı kullanılacaktır.
Demek ki çivi çiviyi söker vaziyetindeyiz.
Durum bu derekeye geldiyse, iflah olmaz bir yaranın iltihabıyla karşı karşıyayız demektir.
İşte, Kuzey Amerika kütüphaneleri kaybedilmiş genç nesli video, şiddet içeren çizgi filmler, porno ve öteki abuk subukluğun elinden kurtarmaya çalışıyor, bu hâliyle ülkemizde yazık edilmiş Halkevleri, Halk Okuma Odalarını da bize hatırlatıyor.

____________________

* Mahmut Şenol, AçıkGazete yazıları, Ekim MMXIV
[email protected]

1593540cookie-checkHalkevi mi dediniz?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.