Kollarını açıp kucak isteyen o minik bebeğe…

İzmir’de, annesi F.B. ve aynı evde kaldığı üç kişinin işkencesine ve tecavüzüne uğrayan 17 aylık N.N.B. adlı bebeği evlat edinmek için telefonların susmadığı haberini duyunca sevindim. Çünkü olayı duyduğumdan beri o küçük bebeği düşünüyorum. Yaşadıklarının izinin silinip silinmeyeceği şüphesi beynimi kemiriyor.


Birbuçuk yaşımı hatırlamaya çalışıyorum. Şükür ki, net hiçbir görüntü çıkmıyor karşıma. Net olarak hatırladığım ilk görüntü erkek kardeşimin ameliyatı için hastaneye gidildiği gün. Gerçi o zaman birbuçuk değil, ikibuçuk yaşındaydım.


Net olmayan bazı görüntüler de yok değil belleğimde, ama hayalle gerçek arasında bir yerdeler. Belki gerçek değildir onlar; hayallerimden, rüyalarımdan bana kalan birkaç enstantenedir sadece.


Diliyorum ki, o minicik bebek de yaşadığı bütün acıları unutsun. Yeni ailesiyle mutlu, güvenli bir hayatı olsun. Kollarını kucak istediği için açan o bebeği, yeni ebeveynleri sevgiyle sımsıkı sarsın sarmalasın.


Ona anne demeye dilim varmadığı için 36 yaşındaki F.B.’nin, bir anlık gaflete düşüp çocuğunu hastaneye götürdüğü an, minik N.N.B’nin hayatının kurtulduğu an olsun. Öz çocuğuna işkence ve tecavüz edilmesine göz yuman bir kadın, ancak bir anlık gaflet sonucu onu hastaneye götürmüş olabilir çünkü.


İyi ki doktorlar küçük kızın vücudunun her tarafında morluk ve makatında çizik olduğunu fark edip durumu polise bildirmiş; ya minik bebeği tedavi edip o canavarlara teslim etselerdi. Kuşkusuz ki, bu minik bebek o canavarların elinde büyüyemeyecek, ölecekti. Belli ki, bebeğe alkol ve uyuşturucu veren canavarlar için o minik beden sadece bir seks aracıydı. Belki de AKP İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz’un da şüphelendiği gibi bu vahşetin ardında çocuk pornocuları vardı.


Peki önce tutuklanan, sonra avukatının itirazı üzerine serbest bırakılan ve şu anda nerede olduğu bilinmeyen F.B’den hesap sorulmayacak mı? Bu kadının minik N.N.B için artık anne olması mümkün değil. O hakkının elinden alınması lazım. Aslında bu kadının tüm annelik hakları elinden alınmalı. Çünkü bu kadının yeni bir çocuk doğurması durumunda, o çocuğa annelik yapabilmesi şüpheli. Onu da minik N.N.B gibi daha birbuçuk yaşındayken parayla birlikte olduğu erkeklere ya da çocuk pornocularına satabilir. Ayrıca bu kadının çocuk yetiştirme yurdunda olan diğer çocuklarını da görmezden gelemeyiz. Onların da uzman ellerde bir an önce hayata kazandırılmaları gerekir.


Bu olay bize ülkemizde yaşanan çocuk istismarının boyutlarının ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Bundan bir süre önce klinik psikolog Dr. Aslı Akdaş ile ayaküstü sohbet bölümünde yayınlanan bir söyleşi yapmıştım. Bu söyleşi çocuk ihmal ve istismarı üzerineydi. Biz o günlerde Suğra Bal’ın İstiklal Marşı’nı ezbere okumasının çocuk istismarı olup olmadığını tartışmakla meşguldük. Bugün karşılaştığımız olayın boyutlarını o gün hayal edemezdik, en azından ben edemezdim.


O söyleşi sırasında çocuk istismarı deyince ön plana çıkan cinsel istismar konusunda toplumun duyarlı olduğunu, böyle bir olaya kayıtsız kalamayacağını söylemiştik. Eğer bu tür olaylar aile içinde yaşanıyorsa, dışarıya aksetmediğini, dışarıya aksettikten sonra da toplumda çok ciddi bir öfke ve kaygı oluşturduğunu konuşmuştuk.


Bugün işte bu öfke ve kaygı yaşanıyor.


N.N.B’nin başına gelenler psikiyatride pedofili denen bir hastalığın örneği. Cinsel sapkınlık olarak görülen pedofili, cinsel uyarım ve doyumun ancak ergenlik öncesi bir çocukla yaşanabildiği bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlanıyor. Bu kişiler gerçekten ciddi biçimde hasta ve tedavisi de maalesef imkansıza yakın, çok zor… Bu kişilerin bir şeylerin etkisinde kalarak, pornografiden veya cinsel açlıktan dolayı çocuklara yöneldiklerini söylemek mümkün değil, fakat bu kişilerde temel olarak cinsellik nesnesi çocuklar oluyor.


Yani 17 aylık bebeğe tecavüz edenler, hepimizin çocukları için tehlike oluşturuyor. Bu insanlar bazen aile içinde bazen ise dışarıda kendilerine kurban seçiyor. Dr. Aslı Akdaş ile yaptığım söyleşide “Çocuklarımızı nasıl koruruz?” soruma şöyle cevap almıştım.


“Ebeveyn olarak veya çocuktan sorumlu büyükler olarak benim gördüğüm, araştırmalarımızdan da çıkan önemli bir nokta, gözetim. Çocuğun, saat kaçta nerede olduğu, kimlerle olduğu, eve gelip gelmediği, bunlar bilinmeli. Özellikle cinsel istismarda fail genellikle pek de ebeveynin takip etmediği çocukları seçiyor. Büyükleri tarafından takip edildiği, izlendiği belli bir olması caydırıcı olabilir. Bir de gözetime sahip olmayan çocuklar, genellikle ilgilenilmeyen umursanmayan çocuklar, bu çocuklar özellikle dışarıdan gelecek ilgiye, görülmeye, beğenilmeye çok ihtiyaç duyuyorlar. Bu durumda diğer insanların her türlü yaklaşımına ilgi almak için açık hale gelebiliyorlar. Tabii ki kastım, zaptiye gibi çocuğun hayatını ele geçirmek değil, gizlilik her zaman mümkün, çocuğu mercek altına alıyoruz, sadece ulaşabileceğimiz bir mesafede duruyoruz.


Son olarak da çocuklarımızı cinsel istismar konusunda bilgilendirmek ve uyarmak lazım. Öncelikle çocuk sizinle her şeyi ama her şeyi konuşabileceğini bilmeli. Bu sadece istismar için değil, ilişkide genel olarak şöyle bir prensip olmalı aslında ‘kötü bir şey yaşarsan, bir derdin olursa, en önce ve mutlaka benimle konuş, ne olursa olsun asla sana kızmam böyle bir durumda, bir derdin olduğunda sana dünyada en fazla yardım edebilecek kişi benim’. Bu birinci kısım. İkinci kısımda da, yine cinsellikle ilgili soruların başladığı yaşlardan itibaren, çocuğun kendi kelimeleri ile şöyle bir mesaj verilmesi uygundur, örneğin ‘Vücudumuzun özel bölgeleri var, bunlar denize girerken örttüğümüz yerler, kimseye gösterilmez, kimsenin bakmasına dokunmasına izin verme, kimseninkine de bakılmaz dokunulmaz’. Böyle konulardan normalde kaçınıyoruz. Halbuki, kimseden bir şey alma, yeme, kimo demeden kapıyı açma, kibritle, çakmakla oynama diye devam eden bir genel uyarılar silsilesi hemen her ailede var, bu konuda işte bu uyarılar listesine eklenmeli. Bu gerçekten koruyucu bir mesaj. Tabii yine burada, aslında bir kural, prensip koyarken onu yine değerlerimizle ilişkilendirmemiz gerekir. Yani ailede çıplaklığın ve mahremiyetin ölçüsü de önemli bu konuda, modernlik adına, ayar kaçabiliyor bazen. Yani tamam çıplaklık, doğallık, cinselliğinden utanmasın, ama kendini korumayı ve sakınmayı da çocuk büyüklerinden öğrenecek. Belli bir yaştan itibaren giyinip soyunurken, banyo yaparken kapı kapanmalı mesela.”   


Şimdi gelelim son noktaya. Diyelim ki bir çocuğun istismara uğramasına tanık oldunuz ve bu durumda ne yapacağınızı bilemiyorsunuz? Kişisel çözümler üretebilirsiniz ancak, yeni TCK ile artık bir suçun işlendiğinden haberdar olan herkesin bildirim yükümlülüğü olduğunu unutmayın. Genelde aile içi meselelere kimse karışmak istemiyor ve bu durum ailenin mahremiyetine müdahale gibi anlaşılıyor ama işin boyutları aile mahremiyetini aşıyorsa, yani ortada bir şiddet varsa, bundan haberdar olan herkes, en yakın karakola bildirimde bulunabilir. Karakol dışında da, savcılığa giderek, doğrudan savcıya suç duyurusunda bulunabilir.


Bunun bir vatandaşlık ve insanlık borcu olduğunu unutmayalım lütfen.



 

668730cookie-checkKollarını açıp kucak isteyen o minik bebeğe…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.